Geçmişe takılmadan yeni bir başlangıç
Siyasetin, yaşamın ve daha birçok şeyin olağan akışından çıktığı 30 aylık sürenin sonunda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde kayyum dönemi 16 Nisan Salı günü resmen sona erdi.
Eşbaşkan Selçuk Mızraklı’nın deyimiyle “sürece ilişkin resmi prosedür tamamlanmış oldu.”
…
Başkanların ilk icraatı; gözün görüp gönüllerin alışamadığı ve aidiyet hissini derinden sarsan manzaranın kaldırılmasıydı.
Büyükşehir Belediyesi hizmet binası önüne Kasım 2016’da kayyum atanmasıyla yerleştirilen polis bariyerleri ve kontrol kulübeleri, trafik ekipleri tarafından vinç ile kaldırıldı.
Konulma sebebi güvenlikti. Binayı mı kayyumu mu koruma amaçlıydı diye bir türlü anlamlandıramadığım bir manzaraydı benim için.
Tabiri caizse belediyenin yüzü gözü açıldı.
Az bir zaman sonra Selçuk Mızraklı’nın paylaştığı bir video sosyal medyada trend topic (tt) oldu.
Mızraklı, kayyum Cumali Atilla tarafından görev süresince yeniden inşa edilerek kullanılan makam odası ve hamamın şatafatlı görüntüsü eşliğinde şöyle diyordu: “Halkın parası ile kendilerine saray yaptırmışlar. Bütün israf ve şatafatlarını halka tek tek göstereceğiz…”
…
Dün de Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı dışında belediyenin bütün ödemelerinin durdurulduğu, mali raporların hazırlanmasına başlandığı ve belediye bünyesinde çalışan bütün personellerin izinlerinin iptal ederek, acil koduyla göreve çağırıldığı haberi düştü.
Bunlar daha başlangıç.
Büyük ihtimalle önümüzdeki günlerde daha farklı iddialar belki de belgelendirilerek açıklanacaktır.
Kayyum döneminde yaşanan işten çıkarılmalar, iptal edilen iş sözleşmeleri, sosyal projeler ve belediyeye ait diğer yapıların/tesislerin durumu sorgulanacak ve çareler üretilecektir.
…
Ancak 31 Mart’ta ortaya çıkan sonucun analizinin iyi yapılması gerek.
Cumali Atilla, kendi üzerinden kayyum anlayışına içerden bile yapılan eleştirileri ve bir türlü önlenemeyen yanlışlar zincirini; sadece kadraja giren ve girmeye hazır olanlar üzerinden yapılan popülizmle aşmaya çalıştı.
Milletin kanayan sorunlarına, kabuk bağlamayan yaralarına, her açıdan umutlarına karşılık yapılan narkozların etki etmemesinin karşılığıydı seçim sonuçları.
Aidiyet nedir, nasıl oluşur? Onu anlayamamanın tezahürüydü 1 Nisan sabahı.
Bu anlayışın yanlışlığı 31 Mart’taki tabloda fazlasıyla kendini gösterdi.
…
16-17 Nisan’da ilk nüvelerini veren bilgi akışları, geçen 30 ayda nasıl bir anlayışın yönetimde olduğunu sorgulayıp, deşifre etmeye yönelikti.
Yeni yönetimin bunları yapmaya hakları var, ancak tüm enerjilerini önceki dönem yapılan yanlışlardan bir ders çıkarmaya ve tekrarlanmasının önüne geçmeye vermeliler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.