Ercan Çağlayan Yazdı: İnsan ve Anka Kuşu

Anka kuşunu bilir misiniz?

Arapların Anka, İranlıların sîmurg adını verdikleri, Türkçede ise her iki şekliyle birlikte Zümrüdü Anka olarak adlandırılan efsanevi bir kuşu.

Birçok özelliğiyle adeta mitolojik bir sembol haline gelmiş bir kuş türü.

Efsaneler; Anka kuşunun, ölüm anının geldiğini hissetmeye başladığı zaman, kendisine kuru dallardan bir yuva inşa etmeye giriştiğini ve bunu bir zamkla sıvazladığından söz eder. Daha sonra yuvanın içinde güneş ışınlarının kuru dalları yakarak yuva içinde ölmeyi bekler. Yanarak can verir ve sonrasında küllerinden yeniden doğar.

Küllerinden doğmak deyimi Anka ile ile vücut bulmuş.

Her şeyin kötüye gittiği bir dönemde, silkinip tekrar yaşama tutunmak için bu deyimi kullanırız. Reankarnasyon (yeniden doğuşun) en güzel örneğidir, Küllerinden Doğmak.

Hayat bir yoldur, bizler ise bu yolun yolcuları...

Her zaman otobanlı yollarda yolculuk yapmak düşmez bizlere. Çoğumuz patika yolların yolcusuyuz; bu yolculukta bir yolluğumuz bile olmamıştır belki.

Kimi zaman çakıl taşları arasında yürürken düşüp dizimizi kanatırız, kimi zaman ise engebeli yollardan ötürü yaşam yolculuğumuz meşakkatli bir hal alır.

Can kırıklıklarımız olur; sadece yolcu değil muavin oluruz, kırıklıklarımızı toplarız.

Zambaklara ulaşmak için kır çiçeklerini ezen bir felsefemiz olmadı hiçbir zaman.

Düştük, kimsenin sırtına binmeden kalktık. İflas ettik, harama el uzatmadan toparlandık. Hatalarımız oldu ders çıkardık.

Hayat bize altın tepside sunulmamıştı nede olsa. Yaşamın ne kadar güç ve zorlu bir şey olduğunun farkındaydık.

Ya yok olacaktık ya da küllerinden doğan bir Anka Kuşu.

Biz küllerinden doğan Anka Kuşu olmayı seçtik.

Küllerinden doğmak deyimi, zorlu bir yaşamın akabinde kendini toparlamak, hayatın güzelliklerinden kaldığı yerden devam etmek için söylenir. Bir savaştır aslında bir yeniden doğuş, bir reankarnasyon savaşıdır.

Hepimiz bu yaşam savaşının birer neferiyiz.

Tek bir amacımız, tek bir hedef noktamız var. Var olmak, her zamankinden daha sağlam daha dik, daha özgür bir var oluş.

Prangalardan, patika yollardan, engebelerden aşınmış bir varoluş.

Değerli okurlarım; Yarın Bayram.

Ahmet Kaya'nın söylediği gibi: “Bayram kartlarının tutsaklığında aşırıp bayramı, sedef katmalı bir kutu içerisinde vermek isterdik çocuklara.” Fakat daha sağlıklı ve mutlu bir bayramlar görmemiz için, bu bayramı da evlerimizde geçirmek zorundayız.

Daha sağlıklı, daha mutlu, daha özgür bayramlarda buluşmak dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi