Telvin Kardeşlik Özkaya
Telvin Kardeşlik Özkaya yazdı: Yoldan sapmadan
Bu hafta Mevlid-i Nebi haftası yani kameri takvimle Rebiül-evvel ayının on ikisinde âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in doğduğu hafta. Her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenen haftanın bu yılki teması “Hz. Peygamber, İman ve İstikamet”.
Sözlük anlamı “doğru, düzgün, dengeli” anlamlarına gelen istikamet, “dinî ve ahlâkî hükümlere uygun bir hayat sürme, her türlü aşırılıktan sakınma, Allah’a itaat edip Hz. Muhammed’in sünnetine uyma” şeklinde özetlenebilir.
Dil âlimi Râgıb el-İsfahânî, istikamet kelimesinin düz bir çizgi gibi dosdoğru yol hakkında kullanıldığını ve bundan dolayı hak ve hakikat yoluna “sırât-ı müstakîm” denildiğini, insanla ilgili olarak “dosdoğru yol üzerinde sapmadan ilerleme” demek olduğunu belirtir.
Bütün peygamberler insanlığı tevhide, Allah’ın varlığını bilmeye ve O’na kulluk etmeye, istikamet üzere yaşamaya davet etmiştir. İman etmek sadece duygu durumuyla sınırlı değildir, fiziki alemde ibadetler olarak şekil bulmalı, ahlâkî pratikleri olmalıdır. İstikamet; düşünceyi, kalbi ve davranışlarını yanlıştan arındırmaktır. “Kim ihsanda bulunan (biri) olarak yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık gerçekten o kopmayan bir kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a varır.” (Lokman Suresi,22)
İman etmek insanın yüzünü varoluş amacına doğru çevirmek, fıtrata yönelmektir. Temiz fıtratını bozacak, fesad çıkarak küçük büyük bütün kötülüklerden kaçmaktır. İstikamet; Hz. Peygamber (s.a.s)’in şahsında vücut bulmuştur. “(Ey Muhammed) Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere gönderilenlerdensin.” (Yasin, 36/2,3,4.) “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın Kitabı; yolların en doğrusu ise Muhammed’in yoludur.” (Nesai, Îdeyn, 22.)
İstikamet üzere olmak, O’nun ahlâkıyla ahlâklanmak, O’nun yürüdüğü yoldan yürümektir. İçiyle dışıyla bir olmak, doğru olmaktır. Kalp azaların padişahıdır, o iyi omadıkça azalar da iyi olmaz. Bu hususta Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 198.) İstikametin zıttı sapmaktır, aşırıya gitmektir, haddi aşmaktır. Oysa ki dinimiz itidal dinidir. Ne ifrat, ne tefrit orta yolu bulmaktır.
Sadece dünyevi menfaatlerin yegane hedefi olduğu günümüz insanının, bireysellik ve bencillik çıkmazından kurtulup, istikameti bulabilmesi ve inancını koruyabilmesi ancak Hz Muhammed (s.a.s)'in sevgisiyle mümkündür. Çünkü bu sevgi mümini O'na benzemeye götürecektir.
Her namazında Fatiha okuyan “Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil" (Fatiha, 6-7) diyen bir mü'min, Cenab-ı Hakk'a olan bu yönelişine, bu duasına devam etmeli, ibadetlerini korumalı, hidayet ve istikamet talebini dünyaya karşı olan duruşunu muhafaza etmelidir.
“Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lütfu bol olan yalnız sensin.” (Aliimran,8)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.