“İnsanlar matruşka gibi; içlerinden başka şeyler çıkıyor…”

Kimin söylediğini bilmiyorum ama insanların gizledikleri asıl yüzlerini tanımlayan güzel bir ifade.

Ya da Yunus Emre’nin “Bir ben vardır bende benden içeri” veczi.

İnsanı merkeze alan ancak başka insanlardan bahsetmek yerine kendisini eleştirdiği, kendisine öğütler verdiği, kendi aczinin farkında olduğu çok güzel bir ifade.

Bu felsefesini “Bir ben vardır bende benden içeri” deyişi ile özetleyen Yunus Emre, insanın yeryüzünde Tanrı'nın bir parçası olarak var olduğunu ifade eder ama bunun gerekleri vardır.

Öncelik nefsin terbiyesidir.

Evet, dün itibariyle Narin’in kaybedilişi, cansız bedeninin bulunması ve soruşturmanın da içinde olduğu bir aylık süreç tamamlandı.

Herhalde bu kadar kamuoyuna mal olan bir olay çok enderdir.

Ortada dolaşan biri bin para utanç verici iddialardan bahsetmeyeceğim.

Ne kadarı doğru, ne kadarı yalan bilmiyoruz.

Anne, kardeş, amca, yengeler de dahil toplamda 12 kişinin tutuklu olduğu bu süreçt görünen o ki bir (Galip Ensarioğlu: Görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için öldürülmüş olabilir) ahlaksızlığı gizlemek adına ailenin neredeyse tamamı hem fikir olmuş durumda.

Ne şekilde ve ne zaman öldürüldüğü adli tıp raporuyla kesinleşen Narin’in cinayetinde cinayeti ikrar eden katil(ler) henüz ortada yok.

Zaten bu işin de bu kadar uzamasının nedeni cinayet konusunda bir ikrarın olmayışı.

Ortada sadece cansız bedeni taşıyan kişinin ikrarı var.

Bu bile konuyu çözmeye yetmiyor anlaşılan!

Bu kadar çok uzamasının bir başka nedeni siyasi saikler olabilir mi?

Ya da Jandarmanın bu gibi davalardaki tecrübe(siz)liği soruşturmaya etken mi?

Şöyle bir öngörü var; Aile bir utancı organize şekilde gizleme çabasında ancak böyle yapmaları aileyi çarşaf çarşaf ifşa etmiş durumda. Telefon konuşmaları, eczaneden alınan haplar vs…

Bu vahşeti yaşatanlar aile ve köy bu kadar kamuoyunda farklı iddialarla yer alırken neyin kafasında anlamış değilim.