Muharrem Fiğançiçek
Muharrem Fiğançiçek yazdı | Anız yangınları: Çözüm kolay ama…
İstediğiniz kadar boğaz patlatın; “Yazıktır, günahtır deyin, canlıları öldürüyorsunuz, ekolojik sistemi bozuyorsunuz” deyin fayda etmiyor.
Bu hasat mevsiminde de manzara aynı ve bu gidişle de değişmeyecek.
Ne hikmetse o kadar zaman yanmaz da hasat kalktıktan sonra başlar yangınlar.
Bir köşeden çak kibrini, çekil.
Sonra da “Ah tarlam yandı” deyip ihbar et, itfaiye yetişinceye kadar kurumuş anızlar yandım gülüm keten helva.
Kurnazlıktan başka bir şey değil. Ölen canlılar kimin umurunda?
Tam bir tembel işi…
İstisnaları (aşırı sıcaklar, izmaritlerden ya da tarlaya atılan ve mercek etkisi yapan şişeler vs hariç) kaideyi bozmadığı için es geçiyorum.
Bu kolaya kaçan bir anlayışın gelenekleşmesi olarak yıllarca var ve kanunlar ve cezalar artmadığı sürece de devam edecek.
Bakınız anız yakmanın cezası ne?
Anız yakılması durumunda; “2872 sayılı Çevre Kanununun 20. maddesinin (Değişik: 26/04/2006-5491/14 md.) (l) Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin (c) bendine aykırı olarak anız yakanlara her dekar için 20 Türk Lirası (386,79 TL) idarî para cezası verilir.
İşte anız yakmanın rahatlığında altta yatan neden.
Yükseltin dekar başına ceza ile idari para cezası miktarını bir de sonuna hapis cezası ekleyen, sallandırın iki kişiyi darağacında bakın nasıl kesiliyor cezalar.
Siz istediğiniz kadar yazık günah deyip nutuk atın, fetva çıkarın fayda etmez.
Cezaları yükseltmekten başka yolu yok bunun…
Vicdani kanaatleri geçtim, bir yangını söndürmenin devlete maliyeti bile değil bu cezalar.
Herkesle anladığı dilden konuşmak gerek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.