.. /Sabah kahvaltısında peynir öyle tabakta sofraya konulmazdı. Herkese küçük birer parça verilir, ekmekle küçük küçük ısırıklarla (qıni qıni) yenirdi. Kahvaltının sonuna kadar da başka peynir verilmezdi. İster bir lokmada, ister azar azar çayla birlikte yenirdi. Zeytin oldukça lükstü her sofrada öyle kolay kolay bulunmazdı.
Bir de büyüklerimizin Mırtoxa dediği; yağda kızartılmış un olurdu. Bir tabağa konularak sofranın orta yerinde durur herkes ekmeğini banıp yerdi.
Mırtoxanın sofrada olduğu gün bizim için adeta bayram olurdu. O gün kahvaltıdan doymuş bir halde kalkardık.
Bugün bu Mırtoxa’ya Kaşar peyniri, mısır unu, tereyağı gibi birçok eleman da ekleniyor. Yani oldukça zengin bir içeriğe kavuşmuş ve sınıf atlamış duruma gelmiş bizim gariban Mırtoxa.. (Kimi yörelerde buna Muhlama, bazı yörelerde de Kuymak diyorlar)
Önceki gün manevi kızım olan öğrenci Dılda kızımız beni arayıp bu sabah kahvaltıda Mırtoxa yediğini ballandıra ballandıra anlatınca, iştahım çekti. Biraz garibanlık günlerini hatırlamak için yarın ben de zengin içerikli bir Mırtoxa ile kahvaltı yapmayı düşünüyorum. Ama çocukluğumuzdaki tadı verir mi? Sanmıyorum. Yine de deneyeceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.