Telvin Kardeşlik Özkaya
KELİME-İ TEVHİD
Pek çok ayet ve hadiste ahirete iman detaylı olarak anlatılmaktadır. Kur'an ve hadislere göre, insanlar ölünce ruhları âlem-i berzahta yaşarlar. Birinci defa sura üfürülünce bütün canlılar ölür, kıyamet kopar. İkinci defa sura üfürülünce bütün insanlar Allah'ın emriyle dirilirler. Mahşer yerinde toplanırlar. Dünyada yaptıklarından hesaba çekilirler. Her insan iman ve ameline göre ya cennet ya da cehenneme gider.
Kelime-i tevhid “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah” cümlesidir. “Allah'tan başka ilah yoktur. Muhammed Allah'ın Rasulüdür” şeklinde Türkçe'ye çevrilir. “Kelime-i Tevhid” bu cümlenin ismidir. Tevhid inancı hak dinin temelini teşkil eder. İslam dinine girmek isteyen kişinin yapması gereken ilk şey kelime-i tevhidi benimseyip söylemesidir. Yeni doğan çocuğa isim konulurken kulağına kelime-i tevhid okunur. Ölüm döşeğinde, son demlerinde olan kişiye kelime-i tevhidi tekrar etmesi telkin edilir.
Dinin özü iki temel üzerine kuruludur. Biri Allah'ın yüceliğini ve birliğini, ikincisi de Hz. Muhammed’in insanlarla münasebetini sağlayan nübüvveti kabul etmektir.
İmam Gazali, İhya-u Ulumid’din isimli eserinde Allah'tan başka ilahın bulunmadığına inanmanın imanın kemali için yeterli olamayacağını, Hz. Peygamber (s.a.s)'in nübüvvetini tasdik etmekle imanın tamamlanacağını belirtir. “De ki, Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” Âl-i İmran Sûresi 31. ayeti bu gerçeği kanıtlamaktadır.
İnsanın en kıymetli varlığı, imanıdır. Çünkü insanı ebedi saadete erdirecek ve amellerinin makbul olmasını sağlayacak olan imanıdır. Kur'ân'da; îmânı olmayanların amellerinin boşa gideceği imânsız amelin kabul olmayacağı bildirilmektedir. Maide Sûresi 5. ayet “…kim inanmayı reddederse ameli kesinlikle boşa gider. O, âhirette de hüsrana uğrayanlardandır.”
Yunus Sûresi 108. Aytte “De ki: “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden gerçek gelmiştir. Artık kim doğru yolu tutarsa kendi lehine bu yolu seçmiş, kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Ben sizin adınıza hareket edecek değilim” buyrulmuştur.
İmân eden hidayete ermiş ve ebedi saadeti kazanmış olur. Kul olma görevini ifa edebilmek, dünya imtihanını başarı ile noktalayabilmek ve neticede Allah'ın rızasını ve cennetini kazanabilmek için samimi bir imana sahip olmak gerekir. Bunun için de imanı ve imanın kabul olma şartlarını çok iyi bilmek gerekir.
Ayette, ayetleri inkar edenler ile alaya alanlar aynı kategoride zikredilmişlerdir. Bir ayeti inkar ile onu küçümsemek ve alaya almak aynı anlamı ifade eder. Mümin olabilmek için dini hükümleri küçümsememek ve alay konusu yapmamak gerekir. Hatta âyetlerin inkâr edildiği ve alaya alındığı bir mecliste bulunmak bile Kur'ân'da yasaklanmıştır. Nisa Sûresi 140 “O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir.”
Nur Sûresi 47-48 “Allah’a da, Resule de inandık ve boyun eğdik” diyorlar, bunu söyledikten sonra da içlerinden bir grup yan çiziyor. Bunlar asla inanmış kimseler değildir.” “Aralarındaki anlaşmazlıklar hakkında karar versin diye Allah’a ve Resulüne çağırıldıklarında bir de bakıyorsun içlerinden bir grup buna karşı çıkmış!”
İman ettiğini söylediği halde Allah ve Resulü'nün hükümlerinden yüz çeviren ve hükümlerini beğenmeyenler, Allah ve Peygamberin hükümlerine razı olmayanlar iman etmiş sayılmazlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.