Akla ziyan günler yaşıyoruz.

Her biri birbirinden dehşet olaylar, toplum içinde neredeyse kurumsallaşarak sürp gidiyor.

İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı operasyonlar mafya veya mafyavari oluşumların ne kadar yaygınlaştığını bir bir göz önüne seriyor.

Çoğu uyuşturucu, fuhuş, kara para, haraç üzerinden yapılanan bu irili ufaklı gruplar öylesine topluma sirayet etmiş ki neredeyse kanıksanmış durumda.

Bölgeler parsellenmiş, çevresinde silahlı gruplar oluşturulmuş ve bu durum o kadar kanıksanmış ki TV dizilerinin olmazsa olmazı durumuna gelmiş.

Farklı formatta başlayan bir dizi bakıyorsunuz mafyavari oluşumları merkeze alan bir içeriğe dönüşebiliyor.

Deli Yürek’le başlayan Ezel, Kurtlar Vadisi, Çukur, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz gibi dizilerle devam eden 20-25 yıllık çarpıcı bir dönüşümden bahsediyoruz.

Gençlerin rol model aldıkları o kadar kişi türedi ki; giyinişlerinden yaşam tarzlarına kadar binlerce genci etkisi altına aldı.

Elbette sadece ülkemizle sınırlı değil bu dönüşüm. Oskar ödüllü Baba filmi

Avrupa’da İngiltere, İtalya, Amerika, Orta Amerika ülkeleri, Çinlilere, Ruslara kadar etki eden sürekli aksiyon ve entrikalara alışık bir seyirci kitlesinin oluşmasına neden oldu diyebiliriz.

Ülkemizde bu durum fazlasıyla abartıldı sanırım.

Bakın son zamanlarda ülke çapında silahlı şiddet haberlerindeki artışa. Sürekli kayıt halindeki cep telefonları ve güvenlik kamera görüntüleri sayesinde adeta film gibi kaydedilen "silahlı şiddet görüntüleri" televizyonlarda veya sinemada izlediğimiz aksiyon filmlerini aratmıyor.

Medyada yaralama, cinayet, silahlı çatışma gibi suç ve şiddet haberlerinde, şiddet uygulayan kişilerin rahatlığına bakın birde.

Bunda neredeyse her gün farklı televizyon kanallarıyla ekranlara gelen "suç ve şiddet" içerikli dizilerin etkisi yok mu sizce?

Milyonların izlediği, karizmatik oyuncuların başrollerde oynadığı kendi hukukunu hem de şiddetle uygulayan eli silahlı, entrikalı dizilerde; gözünü kırpmadan çok sayıda insanı öldürüp hiçbir ceza almadan gönül rahatlığıyla yaşamaya devam eden dizi karakterleri, seyircilerinin psikolojisini etkilemiyor mu sizce?

Başımız dumanlı ve her günümüz dünden beter halde umarsızca sürdürüyoruz yaşamımızı.

Burada suç kimde acaba?