Fatime Kartı
Fatime Kartı yazdı: Ehl-i Beyt’e dahil olmak
Muharrem ayı; muhterem, saygın, öyle ki savaşın bile yasaklandığı ay. Ama gel gör ki savaşın haram olduğu bu ay, Evlad-ı Rasulün hunharca katledilerek ciğerlerimizin dağlandığı aya dönüştü. Hicret ayı, muştu ayı aynı zamanda. Hüzün ve umudu bir arada yaşadığımız ay, ama en çok ta hüznü. Tefekkürün had safhada olduğu, Ehl-i beyt sevgisini doruğa çıkaran, makam ve dünya hırsının insan denen varlığı nasıl canavarlaştırdığının ve daha birçok şeyin şahidi olan ay...
Bu ayda Ehl-i beyt ile ilgili bir şeyler anlatmayınca, ya da okumayınca, en azından kendi bilincimde onları yaşamayınca sanki o mübarek insanlara hatta Efendimize karşı vefa borcumu yerine getirmemişim gibi hissederim. Çünkü muharrem ayı, inananlara mesajı ulaştırmak adına fedakarlığın timsali olan Ehl-i beytin kendilerini ve sevdiklerini hak davaya adayışlarının son noktasına şehadet etmektedir. Onların kanlarıyla yazdıkları bu mesajı dile getirmemek yada en azından kendi bilincimde tazelememek ağır gelir, ihanet gibi gelir bana. Peygamber kanını taşıyan o insanlar bu mübarek kanı hak mesaj uğruna dökerken kızgın çöllere, bulanırken bedenleri çölün kumlarına, o mesajlara bigane kalınması kanıma dokunur...
Sırf bu duygularla almışken kalemi elime, Ehl-i beyt ahlakını anımsatan ve Ehl-i beyte ilhak umudu yeşerten bir rivayet geliyor aklıma aniden.
Hz. Peygamber, (S.A.V) “Yarabbi! Bunlar benim Ehl-i beytimdir… Yarabbi! Bunlar benim Ehl-i beytimdir” diyerek sevgili kızı ve torunlarını abasını altına almışken Sevban (r.a), Ya Rasulallah bende senin ehli beytin değil miyim diye yalvaran bakışlarla ve karşılık bulma temennisi ile peygambere bakarken ancak üçüncü ısrarlı ve umutlu çağrısı şu şekilde karşılık buluyor… “Ya Sebvan! Eğer kimseye el açmaz isen sen de benim ehli beytimdensin.”
Bir umut oluyor bu cevap Ehl-i Beyt sevdalılarına ve Ehl-i beyte dahil olmak için yanıp tutuşanlara, aynı kanı paylaşmasa da onlara ilhak olmak, mirasçı olmak isteyenlere...
Kutlu mesaj şu: Ehli bey mi olmak istiyorsun o halde onların yolunu yol, ahlakını ahlak edineceksin. Tanıyacaksın onları ailen gibi. Tanıyacaksın ki onlar gibi olma şansını yakalayasın. El açmayacaksın, tıpkı Hz. Ali misali Hz. Fatıma misali, Zeynep, Hasan, Hüseyn misali.. Çünkü ehli beyt el açmadı hiçbir zaman, verdi her daim. Hatta öyle verdi ki feda etti malını, enerjisini, canını, kanını başını ve her şeyini. Lakin tüm ağırlığı ile yere yapışanlar nereden bilebilir ki bunun anlamını! Vermek, dünyaya değer vermemeyi gerektirir zira. Yüce değerler uğruna vazgeçmeyi gerektirir, maldan candan canandan. İslamın şerefi söz konusu iken uykusuz kalmayı, hakkın mesajları doğru anlaşılsın diye feda etmeyi gerektirir. Feda-karlık kuşatmadan benliği ve ahlakı nasıl ehl-i beyt olunur ki…
Duamız şudurki Rabbimiz bu muhterem ayının hürmetine ilhak eylesin, layık eylesin bizi de Al-i Muhammed’e.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.