Ufuk Teker yazdı: Tsundoku Sensei: Ruhun sonsuzluk arayışı mı? - 1

Aynı sorundan mustarip bir ben değilmişim deyip Cemal Tunçdemir’in “Satın alıp da okumadığımız kitapların üzerimizdeki etkisi” başlıklı yazısını okumaya başlıyorum.

Yazının girişinde A. Edward Newton’dan şu alıntı yapılmış: “Okuması mümkün olmadığında bile, edinilmiş kitapların varlığının, bir kişiye okuyabileceğinden çok fazla kitap aldıran bir keyif üretmesi, ruhun sonsuzluk arayışından başka bir şey değil. Kitapları okumasak bile el üstünde tutarız. Çünkü sadece varlıkları bile konfor verir, içlerindekine erişim kolaylığı bir tatmin yaşatır.’’ 

Kitap okumak bir yönüyle, aslında, bağlama çalmak, resim yapmak gibi bir sanattır. İyi bir kitap okuru olmak iyi bir bağlama ustası olmak gibidir ve tıpkı diğer sanatlar gibi emek ister. Yani kişi kitap okuma isteği telkin edilerek iyi bir kitap okuru olmaz. Önce istek gelmez, önce emek gelir. Kitap okumaya zaman ayırdıkça ve okudukça bu isteği gelişir ve rafine hale gelir. Bu da ancak kitabı bol ortamlarda mümkün olur.

Bununla beraber satın alıp da henüz okumadığı kitapların her geçen gün artarak birikmesi de, neredeyse her iyi okurun günün birinde yüzleşeceği bir sorundur. Çok sayıda okunmamış kitap, birçok iyi kitap okurunun ortak psikolojik yüküdür. Üstelik, ceplerinde biraz parayla bir kitapçıya her girdiklerinde veya kartlarında parayla bir online kitap sitesine her girdiklerinde bu yükü daha da artıracak yeni kitaplar almaktan da kendilerini alamazlar.

Kütüphanemizde henüz okumadığınız kitap sayısının okuduklarımızdan fazla olması, dahası, henüz okunmamış kitaplarımız varken yeni kitaplar satın almak, yakın zamana kadar suçluluk hissi veren olumsuz bir davranış gibi geliyordu.

Bu yaygın kanı, Lübnan kökenli Amerikalı yazar ve ekonomist Nassim Nicholas Taleb’in 2007’de yayınlandıktan sonra ABD’de kısa sürede en çok satanlar arasına giren ‘‘Siyah Kuğu; Hiç Akla Gelmeyenin Etkisi’(The Black Swan)’ kitabının yol açtığı tartışmayla bir ölçüde değişti.

Taleb kitabında, insanların bildikleri şeylere, bilmedikleri veya farkında olmadıkları şeylerden çok daha fazla değer atfetseler de günün sonunda gelişmeleri şekillendirenin ikinciler olduğunu savunuyor. Gerek ekonomi, gerek toplumsal yaşam, gerekse de kişisel gelişimimiz üzerinde, aklımıza pek gelmeyen, hiç olasılık vermediğimiz veya öngörmediğimiz birçok faktörün de, dikkate aldığımız, farkında olduğumuz, planladığımız faktörler kadar ve çoğu zaman onlardan da fazla etkili olduğuna dikkatimizi çekiyor.

Taleb’in ‘Siyah Kuğu’sunda, ‘çok kitap sahibi’ olmanın üzerimizde fark etmediğimiz etkisine dikkat çektiği bölümü, önce blogger Maria Popova’nın 2015 yılındaki bir blog paylaşımı ile ve sonra da Jessica Stillman’ın 2017 sonunda Inc.com’da söz konusu blogdan hareket eden yazısı ile bu tartışmanın merkezine yerleşti.

Taleb, kütüphanemizde, masamızda, yatağımızın başucunda durup da okumadığımız kitapların da neredeyse okuduğumuz kitaplar kadar üzerimizde etkisi olduğunu savunuyor.

Okunmamış kitaplar, bilmediğimiz bilgilerin ve bazı konularda yanlış düşündüğümüzü bir gün gösterecek bilgilerin güçlü bir hatırlatıcısı olarak egomuzun balonlaşmasını engeller. (Devam Edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk Çimen Arşivi