Tarık Othan yazdı: Özelleştirmeden dönülmeden çözüm olmaz

Tekrarı sevmem ama önceki yazılarımda da dile getirdiğim bir konuyu burada yeni bilgilerle tazelemek istiyorum. Konu yine elektrik zamları ve yeni uygulamalar.

Günlerdir gündemden düşmeyen elektrik faturalarında ikinci kez kademe değişikliği yapıldı.

Elektrik faturalarında düşük kademeli tüketim limiti günlük 7 kWh’den, 8 kWh’ye, aylık ise 210 kWh’den 240 kWh’ye çıkarıldı.

Ayrıca meskenler ile tarımsal sulamada kullanılan elektrikten alınan KDV yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldü. Ticarethane statüsündeki elektrik abonelerinin günlük 30 kilovatsaate, aylık 900 kilovatsaate kadar tüketimi olan ilk dilimine de yüzde 25 indirim yapıldı.

Sorulması gereken soru, “ Tüketicilere müjde olarak verilen ve ikinci kez değiştirilen kademe değişikliği ile KDV indirimi tüketicileri nasıl etkileyecek?”

Konunun uzmanları mealen, düzenlemenin elektriğin birim fiyatına, enerji ve dağıtım bedeline ilişkin bir iyileştirme getirmediğini; devletin kendi vergi gelirleri üzerinden yaptığı bir indirimin söz konusu olduğu görüşünde.

Yine aynı uzmanlar, “Geçtiğimiz aralık ayı faturalarına göre son düzenlemeye rağmen hala birinci kademe meskende TRT payı ve enerji fonu hariç yüzde 40’lık bir artış olduğunu, yüzde 40 düzeyinde vergi indirimine rağmen daha pahalı elektrik faturası ödediğimiz” sonucunu çıkarıyor.

Vergi indirimine rağmen

Yeni uygulamaya rağmen fahiş zamlar bütün abone grupları için devam ediyor. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatının aralık ayına göre yüzde 79 oranında arttığı, yüzde 8’lik KDV indirimi düzenlemesine rağmen enerji birim fiyatları değişmediği için yüzde 95’lik zam yerine, yüzde 79’luk bir artış hala var. Devletin alacağı vergi gelirlerinden ödün vermesiyle fahiş zam oranı yüzde 95’ten ancak yüzde 79’a çekilmiş gibi görünüyor.

Şirketler fiyatlarda diretiyor

Tüm bunlardan hareketle, elektrik üretim ve dağıtım şirketleriyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın günlerce yaptığı görüşmelerden şirketlerin ancak “kademe dilimine razı geldiği” ve devletin bu şirketlerin dediğini yapmak zorunda kaldığı sonucu çıkıyor.

Yaklaşık dokuz yıldır özelleşen enerji dağıtımının imtiyazlı şirketlerin elinde kaldığı sürece devletin fiyatlarda düzenleyici bir gücünün kalmadığını gösteriyor.

Devletin bu şirketler eliyle adeta elinin kolunun bağlandığı böyle bir ortamda esas yapılması gereken ise elektrik enerjisi üretiminde ve dağıtımında kamunun ana belirleyici olması.

Bizim şimdi tartıştığımız konuya dair bir hatırlatmayı da buraya not edelim; Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi de (TEİAŞ), geçen yıl Temmuz ayında Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanı kararı ile özelleştirme kapsamına alındı.

Karara göre 2022 yılına sonuna kadar TEİAŞ’ın özelleştirme kapsamına alınması ve halka açılması söz konusu.

Sanayinin, esnafın, tarımın ve vatandaşın en uygun şartlarda enerji kullanabilmesinin en önemli yolu elektrik üretiminde kamunun payının artırılması, dağıtımının da mutlaka kamulaştırılması gerek.

Sözün özü; yapılanlar elektrikte yaşanan sorunsallığı ortadan kaldıracak çözümler değil.

İlk olarak, elektrik üretimi ve dağıtımı kamulaştırılmalı, özellikle yerli, yenilenebilir elektrik üretimine ağırlık vermeden bu sorunu aşmak mümkün değil.

Yapılan satışlarda altına imza atılan sözleşmeler hukuki açıdan devleti zora sokacak maddeler barındırıyor ama geleceğin Türkiye’si için bundan başka çare yok. Mevcut hükümet tüm bunları aşacak güce sahip ve ekonomideki millileştirme kadar kaynakların kullanımının kamulaştırılması da çok önemli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarık Othan Arşivi