Şakir Diclehan yazdı: Nazım Hikmet-Peyami Safa kavgası - VI

Peyami Safa, 9 Eylül 1935 tarihli "Hafta"daki yazısının altına eklediği notta, bu şiirde yergi konusu yapılan yönleriyle övündüğünü belirttir: "Nâzım Hikmet'in fikir taraflarında apışınca söyleyecek bir şey bulamayarak işi destan yazmaya döktüğünü ve hakkımda bir manzume çırpıştırarak dükkân dükkân dolaşıp okuduğunu evvelce bildirmiştim.

Bu manzumesini bir mecmuada gördüm. Alık oğlan, benim sayısız kusurlarım dururken iftihar ettiğim tek tük birkaç faziletimi hicvetmeye yeltenmiş… "Sözü Cingöz Recai'ye bırakacağım. Gelecek sayılarımızın birinde onun bu Nâzım Hikmet denilen meslektaşına cevabını okuyacaksınız. İşi fikir ve ideoloji tarafından kaçırıp, vesikasız imalarla dolu adi bir soytarılığa götüren bu zıpıra artık Server Bedii'nin kahramanı şak şak vuracaktır." Der Peyami Safa…

Nâzım Hikmet'in tarzını "basit bir yazı oyunu" sanıp ona bu yolla seslenmek isteyen herkes gibi, Peyami Safa'nın başarısızlığa uğradığı görülür. Başka anlayışlarda kendilerini kabul ettirmişşairlerin bile, denediklerinde tatsız taklitler durumuna düştükleri, gizine varılması hiç de ilk bakışta sanıldığı kadar kolay olmayan bir tarz söz konusudur.

Peyami Safa'nın dili gittikçe ağırlaşır.

Bir sonraki yazısında, Nazım Hikmet'e "zavallı oğlan" diye seslenir. Ve “Karşıma böyle bir zekâ ve şuur harabesi çıkacağını ummuyordum. Gene de bu sözleri Nazım Hikmet'in söylediğine inanmam. Biraz alık salıktır ama benim bildiğim Nazım bu kadar beyinsiz değildir...” sözlerini kaleme alır. Altıncı yazısında ise tüm sol kesimi hedefe alır.

Üslubu gittikçe ağırlaşan kavganın seyri hız kesmeden devam eder. Peyami Safa, 7 yazıdan oluşan bir serinin son yazısını şöyle tamamlar: "Evvelce müdafaasını yaptığın Nazım Hikmet'in bu kadar mayasız, cevhersiz ve bomboş olduğunu ben bu polemiğe başlarken bilmiyordum." Peyami Safa'nın bu satırları, 19 Ağustos 1935 tarihli Hafta dergisinde yayımlanır.

Yusuf Ziya Ortaç ile Orhan Seyfi Orhon'un 1 Eylül 1935 tarihinde yayımladıkları Aydabir Dergisi’nin ilk sayısındaysa Nazım Hikmet'in ünlü "Bir Provokatör Üstüne Hiciv Denemeleri" adlı uzun şiiri çıkar. Nazım rakibine son kez şöyle seslenir:

"Bir düşün oğlum

Bir düşün ey yetim-i Safa

Bir düşün ki, son defa

Anlayabilesin:

Sen bu kavgada

Bir nokta bile değil

Bir küçük, eğri virgül

Bir zavallı vesilesin!..

Ben kızabilir miyim sana?

Sen de bilirsin ki, benim adetim değildir

Bir posta tatarına

Bir emir kuluna sövmek

Efendisine kızıp

Uşağını dövmek!"

Nâzım Hikmet’e şimdi de Peyami Safa Saldırmaya başlar! Peyami Safa, eleştiri oklarını yönelttiği ilk metni şöyle bitirir: “ … Nâzım fikirleri yüzünden değil kendi istediği için takip edilmiştir. Bu psikolojik nokta, eski dostumuzun ruhunda bütün ihtirasları idare eden bir tek faal merkezdir.… Nâzım’ın yazısındaki şişkinlik ve gaz dolu bir göbeğin çıkardığı gurultu, onun kabiliyetsizliğinden değil, belki aslında kıt olan cevherini bir bumbar gibi şişirerek daha geniş ve okkalı bir hacimde göstermek için hava tabakalarıyla doldurmak istemesindendir.” (Hafta,15 Temmuz 1935)

Nâzım’a açıktan yeteneksiz diyemeyen Peyami Safa, cevheri az gibi kelimelere başvurarak kaçak dövüşüyordu. Peyami Safa, Nâzım’a düşman kesildikten sonra anlayamadığı bu şairi elbette ki şöyle küçültmeye çalışacaktı: “Bizim Nâzım kolay fikir, kolay sanat, kolay şöhret peşindedir.” Oysaki aynı Peyami 6 yıl önce (1929’da) Nâzım’ın kitaplarını, şiirleri öv öve bitiremiyor ve gençlere tavsiye ediyordu.

Peyami Safa'nın "Cingöz Recai müstensihi [kopyalayanı] Server Bedii" diye imzaladığı karşı yergi, "Cingöz Recai'den Nâzım Hikmet'e" başlığıyla, "Hafta"nın 23 Eylül 1935 tarihli sayısında yayımlanır.

Sunum yazısının sonunda şöyle deniliyordu: "Münakaşayı… Çirkin bir alay zeminine döken Nâzım Hikmet, artık ciddi bir muhatap olmaktan böylece istifa edince, Peyami Safa ona kendi tarzında manzum konuşmanın ne basit bir yazı oyunu olduğunu ispat için karaladığı şu cevabı, Server Bedii'nin meşhur kahramanı Cingöz Recai imzasıyla bugün 5. sayfamızda neşrediyoruz." (Devam Edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sakir Diclehan Arşivi