2011 yılı Haziran ayında Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın destek verdiği projeler arasında yer alan ve Diyarbakır’ın önemli bir hafıza merkezlerinden olan Fiskaya Şelalesi’nin yapımı için ilk kazma vuruldu.

Dicle Vadisi Projesi’nin 1. Etabı olan Fiskaya Şelalesi’nin temel atma törenine dönemin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. İlhan Karakoyun, DTSO Başkanı Remzi Can, Çınar ve Sur belediye başkanları katılmıştı.

Çalışmaların bir yılsonunda tamamlanmasıyla, Diyarbakırlıların hafızasında önemli bir yere sahip Fiskaya Şelalesi geçmişteki görkemli günlerine döneceği söyleniyordu.

Karacadağ Kalkınma Ajansı tarafından 2010 Yılı Turizm Altyapısı Mali Destek Programı kapsamında ‘Fiskaya Şelale, Kafe ve Gölet Projesi’ne 858 Bin TL hibe desteği verilmişti.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Sevinç, Fiskaya Şelalesi’nin ardından diğer etapların da kamulaştırma ve kaynak temini şeklinde uygulanmasına devam edileceğini belirtip, projenin bütçesi için şu rakamları telaffuz etmişti: Keşif bedeli 3.432.146 TL olup yapılan ihale sonucu 2.432.500 TL+KDV bedel ile sözleşme imzalanmıştır. Projeyi Karacadağ Kalkınma Ajansı ile Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası desteklemektedir.  İşin süresi 365 gündür.

Projenin detayına bakalım bir de: 12 bin metrekarelik alanda peyzaj düzenleme çalışması, 974 metrekare alana sahip 2 gölet, Z+1+Teras kattan oluşan kafe binası ve müştemilatları ile seyir teras ve kent terası.

Baydemir, Dicle Vadisi Projesi’nin Suriçi ile birleşerek turizm potansiyelini yükselteceğini ve gelecekte yoksulluğu ortadan kaldırmanın en önemli projelerinden biri olacağını ifade etmişti.

Bu arada neler oldu peki?

Temeli 2011 Haziran ayında atılan ve bir yıllık çalışmalar sonunda Diyarbakırlıların hafızasında geçmişteki görkemine yeniden kavuşması beklenen Fiskaya Şelalesi’nde aradan geçen 9 yıllık sürede tek bir damla su akmadı.

O dönem, projenin ticari bir amaç içerdiği ve Dicle Vadisi’nin doğal peyzajına, bitki örtüsüne, canlı türlerine, flora ve faunasına yönelik tahribatlar yapacağı eleştirileri getirilmişti.

Yukarıda Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın arka tarafında yapılan ‘Kent Terası’ ve aşağıda ‘Big Chefs’ isimleriyle, ticari amaçlı yapıların özellikle tarihi Fiskaya Şelalesi’nin siluetini ve doğal peyzajını bozduğu ve zarar verdiği söyleniyordu.

Eleştiriler haksız da sayılmazdı.

Hevsel Bahçeleri’nin yapı rezerv alanı ilan edilip ağaçların kesilmesi buna işaretti ve bu da üstelik yurttaş belediyeciliği savunan akılın rızasıyla gerçekleştiriliyordu.

2014’te kentin en yoksul alanlarından biri olan Fiskaya’da 1.5 milyon dolar yatırımla 4 bin metrekarelik ‘Big Chefs’ restoran açılmış ve gelen tepkilerle dönemin yöneticileri geri atmış ve Big Chefs, Türkiye’deki en büyük restoranını 1 yılda kapatmak zorunda kalmıştı.

O dönem bir yazı kaleme alan Halil Aydın şu ifadeleri kullanmıştı: “Bir toplumun inanç, tarih, kültür ve yaşam alanlarının bulunduğu köy ve kentlerini imar denen post-modern yapısal uygulamalarla kirletmek o toplumu asimile etmenin ta kendisidir. Bunun adı gelişme değil, açıkça kentsel ve mekânsal asimilasyondur. İstanbul’da bir gökdelen yükseldiğinde tarihi siluetin bozulması sebebiyle nasıl ki o inşaat durduruldu, Fiskaya’nın altında ve üstünde yapılan bu ticari yapıların da acilen kaldırılması gerekmekte. Fiskaya’nın tarihi dokusu ve değerleri Kürt halkına özür niteliğinde iade edilmeli.”

9 yıldan geriye kalan Kafe ve seyir terası yerinde ve FiskayaŞelalasi’nde çalışma yeniden başladı, umarız bu kez sular akar kısa zamanda…