Mehmet Sebih Altun

Mehmet Sebih Altun

Mehmet Sebih ALTUN Yazdı: Gamzelere gömülen anılar

[email protected]

Başlamak bitirmenin yarısıdır derlerdi.  Oysa başlayamayan o kadar çok geç kalınmışlıklar vardı ki?

Ve başlamadan biten nice yaşanamamışlıklar.  Yarım kalan gülüşlerimizin sesi yankılanıyor hâlâ tedirgin geçmişimizde.  Gelmeden tükenen umutlarımızın esamesi okunmuyor yarınlarımızda. Bir tutku ile başlayıp zerrelerime hapsolan o kadar çok duygu vardı ki, tahliyesi Azrailin kararına kalmış adeta. Bir gülüşün gamzelerine gömüldü anılar. Yana yatık bakışlarımızla, derin bir nefesin sesi kadar kadar hiddetliydi heyecanlar.

Kalp durmak ya da durmamak arasında gidip geliyor sanki. Göğüs kafesinde tutulamayan bir güvercin edasında çırpınıyor adeta boşlukta. Göz kapanıyor, kulaklar sağır, bir yaşanmamışlığın kokusu tütüyor burnumun dibinde. Göz kapakları titrek, eller tutuşmak için tetikte, ayakların bağı mı çözüldü de yürüyemiyor mecnun beden?

*

Nice ağaç yaprakları saçlarımızda geçirdi güzleri. Kışlara inat yeşeren tohumların dayanacak gücü kalmadı. Donuk yüreklerin istilasına uğradı platonik duygular. Kemirdikçe kemiriyor ucundan hayatın. Yılların pervasızca geçtiği, utanmadan hızlandığı, sıkılmadan uçtuğu ve vicdansizca bittiği bir hengamda, her saniye bile tüm değerlerden üstün bir değerdir. Gelmeyen her şey paha biçilmez bir madendir.

Giden zaman.

Biten bir sağlık.

Yok olan bir hayat.

*

Sivrisineklerin vızıltıları, kuşların dallarda sevişme dansı ve banklar da sigaranın dumanına bırakılan hayallerin sonsuzluğa uğurlandığı hafiften serin akşamlar.

Düşmüyor dilimden tutkulu düşlerin arda kalan anıları.  Doymuyor yarınsızlığa batmış aç geçmişin doyumsuz sabahları. Doğmuyor güneş karanlığın esir aldığı hislere.

Kapalı kalp kapıları. Zile basıp beklersinde açılmaz içerden. Yıllarca bekleyip açılmayan ama umudunu kesip geri döndüğünde arkandan açılıp sadece bakılan bir film sahnesi.

Boşuna çırpınışlar. Nefessiz kalan bedenin sessizliğinde, beyhude vaveyla. Duyulmaz haykırışlar. İçten pazarlıklı paragraflar, içine çekilmiş bir cümle, sayfalar duygusuzca çizilmiş ve hunharca gülen dostlar.

*

Bir insanın zaafını, ihtiyacını veya isteğini fırsata çevirip ondan faydalanmak kadar ahlaksızdı davranışlar. Dostane bir yaklaşım menfaat süzgecinden geçmeden gerçekleşmiyor, dost denen kavramın yok oluşu her gün daha da belirginleşiyordu. Bitiyor neredeyse insanlığa dair ne varsa. Ve sonra herkes kendi hayatına.

Hayat bulamayan, canlanmayan ve yaşanmayan nice duyguların çöküş sahnesi. Hayata hayat veren ne varsa hayatını kaybetti.

*

Sokakların dili olsa da bir anlatsa ağlayanları. Sokak lambaları neleri ayyuka çıkardı bir bilse. Köpek havlamaları karanlığı inletiyor adeta. Oturmuş ve iki elinin arasına aldığı başını kaldırmaktan aciz evsiz yaşamlar. Bir kuru ekmeği bayat diye beğenmeyip atanlar, o kuru ekmeği suya banıp yemek zorunda olanlara farkında olmadan bir günün tok geçmesini hediye ediyor.

Duygularını tarif edemeyen, ne hissettiğini dahi bilmeyen, bildiğini anlatamayan, anladığını yaşayamayan, içinde kopan fırtınaları dindiremeyen bir kalp edasında sürdürülen bir heyecan kadar nefes kesici olmamıştı yaşananlar.  Yanlız bırakılan yanlızlıklar, yaşatılmayan yaşantılar, eksik hisseddilen sevgiler ve yarım bırakılan gülüşler değmiş namahrem ruhumuza. Teslimat tamamlanınca her şey ak pak ortada kalacak.

*

Kim bilir atmosferde hangi ağlamaklı haykırışların sesi yankılanıyor?

Hangi bulutların ruhuna dokundu da gözyaşlarını esirgemiyor?

Hangi çocuğun feryadı üzdü melekleri?

Hangi ağacın dallarında kurudu umut yaprakları?

Hangi çiçeğin kokusunu sonsuzluğa hapsetti bakışların?

Ve hangi kahrolası neden bitirdi de yok oldu, içimizde sevgiye dahi ne varsa toz duman eden baharın yanmış külleri?

*

Bilirim çiçeklerlerde nefes olmuşsun havada zerrecik. Bedenimde yok olmayacak bir iz, gözlerimden silinmeyen bir çizik, saçlarımdan koparılmayacak bir beyaz bir tel ve her dokunduğunda sesi duyulacak kadar çarpan bir kalp bıraktın.  Kapat şimdi sayfaları, okunmasın belirsizliğe yazılan mektuplar. Sahipsiz duygular cümleye düşmüştür şimdi.  Okursun da anlamsız kalır asık bir yüzden süzülen hayal kırıklıkları. Bütün harfler saklanırda kaçacak delik ararlar düpedüz.  Geçmişin pişmanlığıyla yaşamak kadar zordu seni anlamak.  Zamanında gelmeyen fırsatların sonradan gelmesi anlamsızdı. Çünkü geç gelen her fırsatta ya tren kaçardı ya da istasyon yanardı.

Geriye hiçbir şey kalmazdı..

Sevgi ile kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Sebih Altun Arşivi