Devrilen bir çınar: Yusuf Karaca’nın vefatı - I

Değerli yazar, mütercim, gönül dostu ve arkadaşım Yusuf Karaca da bilinen hastalık nedeniyle vefat ederek sessiz sedasız bir şekilde ebedi yolculuğa çıktı. Ülkemizde politikanın, insan ruhunu esir aldığı ve köleleştirdiği bir dönemde Yusuf Karaca, Urdu diline olan egemenliği ve uzmanlığı, yazarlığı, yaptığı büyük hizmetleriyle ve bu yönüyle değil de, şu anda Reis-i Cumhur olan Erdoğan’ın İstanbul İmam-Hatip okulunda Arapça hocalığıyla gündeme geldi, vefat duyurusu yapıldı, tanıtıldı ve öyle lanse edildi topluma.

Kayserli bir ailenin çocuğu olan Yusuf Karaca’nın en büyük özelliği, Hindistan’da çok ünlü olan Ebu’l-Hasan en-Nedvi’nin öğrencisi oluşuydu ve ülkemizde onlarca Urduca eserleri tercüme ederek okuyucuyla buluşturması, her türlü övgü ve takdirin üstündedir. Örneğin “ İslam Önderleri Tarihi” bunlar arasındadır.

Peki kimdir bu Nedvi? Günümüzde 150 milyon civarında Müslümanın yaşadığı dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan, sayısız bilgin ve düşünüre ev sahipliği yapmıştır. Ebu’l-Hasen en-Nedvi, 1914 yılında Hindistan’ın UttarParadeş eyaletinde, seyit soyundan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1927’de Leknev Üniversitesi’ne girerek Arap Dili ve Edebiyatı üzerine tahsil görmeye başladı ve buradan da Dârülulûm-i Nedveti’l-ulemâ’ya kaydoldu. Arapça eğitimini tamamladıktan sonra Lahor’un yolunu tutan Nedvi, burada şiirlerini Arapçaya çevirdiği Muhammed İkbal’le tanıştı. Bu tanışıklık, hayatının dönüm noktalarından biri oldu, zira İkbal’in şahsına ve fikirlerine olan ilgisi ve hürmeti arttı. 1941 yılında Mevdudi’nin davetiyle Cemaati- İslami’nin kurucuları arasında yer alsa da bir süre sonra aralarında yaşanan sorunlar nedeniyle buradan ayrıldı. 18 Haziran 1961’de ağabeyinin yerine Nedvetü’l-ulemâ’nın başkanı ve Dârülulûm’un rektörü oldu. 1964 yılında bir gözünü kaybettiği için ciddi sıkıntılar yaşadı. Mart 1999 ortalarında sağlığı iyice bozulmaya başladı ve bir süre sonra kısmî felç geçirdi. Buna rağmen yazı yazma işini sürdürmeye çalışan Nedvî, Hicri: 23 Ramazan 1420’de (31 Aralık 1999) vefat etti ve doğduğu köye defnedildi. Hindistan'ın önde gelen âlimlerinden biri olan Ebu’l-Hasen en-Nedvi, fikirleri, teşkilatçı yapısı ve cesaretiyle kısa süre içinde Hindistan Müslümanları arasında dikkat çeken isimlerden biri haline gelmişti. Nedvi, tebliğ vazifesini yerine getirmek için Avrupa ve Amerika kıtaları da dahil olmak üzere pek çok seyahate çıkmış; bu seyahatlerde önemli İslam âlim ve düşünürleriyle tanışmış ve İslam dünyasının genelinde muteber bir isim haline gelmişti.

Zoru başarmak:

“Nedvetu’l-Ulemâ, 1892 yılında kurulmuş. İsminden de anlaşıldığı gibi, Hindistan bölgesindeki âlimlerin oluşturduğu bir meclistir bu. Başkent Yeni Delhi’ye yaklaşık 550 kilometre mesafedeki Lucknow’da (Leknev) bulunan Dâru’l-Ulûm, Hindistan gibi dinî, siyasî, ekonomik ve sosyal problemlerin iç içe geçerek katlandığı zor bir ülkede, Doğru bir yol ve çıkış üzere ilmî çalışmalar yapmak ve bunu sistemleştirmek, aslında adeta bir mucizenin peşinde koşmak gibiydi. Ebu’l-Hasen en-Nedvî ve mensubu bulunduğu ilmî gelenek, işte bunu başarmıştır. Eski Eskinin doğru olanıyla yeninin faydalı olanını alıp birleştirmek temel prensip ve hedefleriydi. (Devam Edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sakir Diclehan Arşivi