Yusif Bedîrxan Yazdı; Vurun abalıya

Yusif Bedîrxan Yazdı; Vurun abalıya
Bitmek bilmeyen bir deprem fırtınası yaşıyoruz. Acı büyük; tarifsiz olduğu kadar coğrafyanın cumhuriyet tarihinde etki alanı bakımından en büyük...

Bitmek bilmeyen bir deprem fırtınası yaşıyoruz. Acı büyük; tarifsiz olduğu kadar coğrafyanın cumhuriyet tarihinde etki alanı bakımından en büyük depremler silsilesi.

Can Kaybı 45 bini geçti.

Öylesine bir yıkım ki, insanları sevdiklerinden, birikimlerinden, bugünlerinden yarınlarından etti.

Ancak Türkiye’de yaşanan bu felaket kadar akıl tutulması da yaşanıyor.

Eleştiri ve özeleştiriden yoksunluk.

Böylesine büyük bir yıkımın altından kalkmak ancak ve ancak topyekün bir mücadele ile mümkün.

Ama az ama çok; taşın altına elini koymak herkesin ilk görevi olmalı.

Gelelim akıl tutulmasına…

Yardımlar konusunda sahada sadece devlet yok. Ahbab’dan MÜSİAD’a, İHH’den ismini ilk kez duyduğumuz yardım kuruluşlarına kadar içerden ve dışardan bir dünya yardım kuruluşu var.

Taşın altına elini koymaktan kastımız ilk şok anından şimdiye kadarki dayanışma ruhu.

Elbette ve gereği olan da bu.

Devlet mekanizması burada en önemli aktör.

Gecikmeli de olsa sahada olan devleti yeniden inşa sürecinde büyük bir yük bekliyor.

Düşünüm yaklaşık bir ay gibi bir süredir, felaketzedelerin gıda, barınma, temizlik, sağlık gibi envayi çeşit sorunlarıyla ilgilenmek zor.

Bundan sonraki süreç daha zor.

Tarımdan, sanayiye, besicilikten, orta ölçekli işletmelere kadar çöken üretim ağları, sekteye uğrayan ekonomik sirkilasyonlar, alt ve üst yapısıyla en az 4 şehir, ilçeler ve kırsal alanda yeni yerleşim yerleri kurulacak.

Devasa bir maliyet söz konusu ve vakit kaybedilmeden başlanması gereken bir süreç var.

Felakette maliyeti artıran geçmiş dönem icraatlarını göz ardı etmiyorum; bu ayrı bir eleştri konusu. Ancak kuru kuruya bir şeyleri eleştirmek, iktidarı suçlamak en kolayı.

Zor olan, önce ahlaki, vicdani, sonra da birlikteliğin gereği yeniden bir yapılanmanın öngörüsüyle bir birliktelik oluşturulmalı.

Türkiye gibi bir ülkede ve yaratılan siyasi çatışma ortamında bunu yapmak çok zor.

Ne iktidar her şeyi ben bilirim, yaparım demeli; ne de iktidar “sen ne yaparsan yanlış” yanılgısına düşmeli.

Bir seçim öngörüsünden çok, ülke bütünlüğü yaklaşımıyla ele alınması gerekiyor.

Düşünün henüz yas yerinde başlayan kavganın meydan muharebesindeki söz düellolarını.

Yazık!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.