Yûsif Bedirxan
Yusif Bedîrxan Yazdı: Kılıçdaroğlu, Temelli, seçim ve Kürt sorunu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz hafta " “Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sorunu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. Devlet dediğiniz kurum gayrimeşru bir organla muhatap olmaz. Erdoğan bunu yaptı. Devleti, İmralı ile muhatap kıldı. Mesela İmralı meşru bir organ değil. Meşru organ kimdir? HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz. Halkın desteği var. Parlamentoya gelmiş, dolayısıyla parlamentonun içinde bulunuyor görevini yapıyor. Dolayısıyla eğer bu sorun çözülecekse meşru bir organla da biz bu sorunu çözebiliriz; bu düşüncedeydim." ifadelerini kullandı.
Ardından HDP önceki dönem eşbaşkanı ve akademisyen Sezai Temelli, alalacele Twitter hesabından yaptığı açıklamada ise şu ifadeleri kullandı: "Kürt sorununun çözümünün yegane muhatabı HDP değil ama bu sorunun çözümü adına bugün demokratik siyaseti var eden ve kolaylaştıran başlıca aktör HDP'dir. Ama asla unutulmaması gereken şey demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı'dır. Süreci tıkayan, toplumsallaştırmayan ve masayı deviren AKP çözümsüzlükten medet umarken bu anlayışın çıkmaz sokak olduğu artık görülmelidir."
Bu iki açıklama yan yana konunca; CHP’nin açıklaması; kurumsal, gerisi ve ilerisi ile devlet dengeleri ve hassasiyetleri, bir yanıyla da seçim düşünülerek yapılmış bir açıklama olarak algılandı.
Temelli’nin partisinden önce ve yetkili organlara danışmadan yaptığı açıklaması ise haklı olarak eleştiri aldı.
…
Dün, Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, seçmen eğilimleri ve Türkiye’nin temel sorunlarına dönük tutum, algı ve tercihlerini ölçmek üzere 9 Eylül 2021 tarihlerinde Bölgede yer alan 16 kenti kapsayan saha araştırmasının sonuçlarını paylaştı. Araştırmada AK Parti’de düşüş, HDP ve CHP’de yükseliş görüldüğü; CHP’nin bölgedeki oyunun 12,7 olduğunu ortaya koydu. Aynı araştırmada HDP’nin hiçbir ittifakta yer almamasını isteyenlerin oranı ise yüzde 49,5 olarak hesaplandı.
Yukarıdaki veriler, bölgedeki değişen kısmi dengelere işaret ediyor. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları ve Ak Parti’nin bölgedeki endişelerini besleyen bu araştırma olası erken ya da zamanında yapılacak seçim için de tüm partileri ilgilendiren sonuçlar içeriyor.
Araştırmada ekonomi ve Kürt sorunu ile ilgili dikkat çeken veriler mevcut.
Çoğunluğu gençlerden ve yüzde 75,5’i düşük gelirli vatandaşlardan oluşan çalışmaya katılanlara yöneltilen “Sizce Türkiye’nin en önemli 1.öncelikli sorunu nedir?” sorusunun katılımcıların yüzde 74,7’si “Ekonomik kriz/İşsizlik”, yüzde 14,2’si “Kürt sorunu”, yüzde 2,5’i “Hukuk sisteminin mevcut durumu” yanıtlarını vermiş. Yaş arttıkça ekonomik krizi öncelikli birinci sorun olarak tanımlayanların oranında artış, Kürt sorununu 1’inci sorun olarak tanımlayanların oranında ise azalış olması bir ilk herhalde. “Türkiye’nin en önemli 2. sorunu”nun ne olduğu sorusuna katılımcıların yüzde 29,2’si “Kürt Sorunu”, “Türkiye’nin En Önemli 3.Sorunu”na ise katılımcıların yüzde 20,8’i ‘Eğitim Sistemi’ yanıtlarını vermiş.
…
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına Temelli’nin ani çıkışı ve cevabının hem tecrübeli bir siyasetçi hem de akademisyen olarak gereksiz olduğu görüşü hakim.
Kürt sorununun çözümünde gerekli zeminin yaratılması için öncelikle siyasi çıkar kaygılarından arınmak gerekiyor. Bu konudaki yaklaşımlarda özellikle çözüm sürecinde insanların akıllarını meşgul eden sorular hala capcanlı.
…
Yanlıştan dönülen açıklamayı, Selahattin Demirtaş, “Benim bildiğim HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir. Tabii ki HDP, Kürt sorununun çözümünde tüm tarafların ve her kesimin, açık ve şeffaf katılımını, muhataplığını bilecek siyasi birikime ve deneyime sahiptir. Faydasız ve çoktan tükenmiş tartışmalar gündeme getirmek çözüme katkı sunmaz.” dedi.
Ardından HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da benzer ifadelerle, İmralı ile HDP’nin rolünü karşı karşıya getirmenin, Kürt sorununa bütünlüklü yaklaşımı zorlaştırdığını belirterek, ‘Çözümün adresi Meclis’tir, hiçbir aktör göz ardı edilemez’ dedi.
Her iki açıklama da bir birinden bağımsız değil ve aklın, siyasetin gerektiği doğru yolu işaret ediyor.
Sorunun; sadece seçim odaklı siyaset argümanları ve yaklaşımıyla çözülmekten hızla uzaklaşıyor. Bu yüzden geniş katılımlı toplumsal bir mütabakata da ihtiyaç olduğu unutulmamalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.