Yûsif Bedirxan
Yusif Bedîrxan yazdı: Bursaspor-Amedspor; Suçlu kim?
Kızgınken edilen her kelam çoğu zaman haddi aşan cümleler kurulmasına neden olur.
Başından beri Bursaspor maçında yaşananlar için söylediğim ilk şey şuydu: Bütün Bursa’ya mal edilmeyeceği yönündeydi.
Bursa’yı bilen bilir; Diyarbakırlısı, Batmanlısı, Mardin, Ağrı, Urfa, Bitlislisi bölgeden her ilden göç alan bir kent.
Bursa’da hatrı sayılır bir Kürt nüfusu olduğu bilinen bir gerçek.
Hem saha dışında hem saha içinde yaşananlara yüklenen en büyük anlamlardan biri şüphesiz açılan posterler.
MHP lideri Bahçeli’nin sarf ettiği sözlerin yapılanları onaylayan bir akılla söylenmiş olması da yaşananlar kadar önemli.
Siyasilerin ettiği lafların toplumda bulduğu karşılık yaşanan olaylardan daha tehlikeli.
Kürt olan eski Bursaspor Başkanı Emin Adanur da buna vurgu yapmış ve açılan yeşil ve beyaz toros posterlerin yanlış olduğunu belirterek, "Bunun üzerinden tüm camiayı ırkçı olarak yargılamak son derece yanlıştır. Bursaspor tribün liderliğini yapan Mehmet Güzelsöz Diyarbakırlı'dır. Bursaspor ırkçı olsaydı zaten bu tribünlerin abisi ya da tribünlerin lideri Diyarbakırlı birisi olamazdı. Ben Doğuluyum, Kürt’üm. Camia ırkçı olsaydı beni başkan seçmezdi” ifadelerini kullanıyor.
Sakin ve ılımlı bir yaklaşım, verdiği örnekler de bu anlamda önemli.
Ancak makul olmayan burada devreye giriyor.
Daha önce de benzer olayların yaşandığı maçlar hala akıllarda.
Şöyle bir anektodu ekleyerek devam edelim.
Amedspor Kulüp Başkanı Selahattin Yıldırım, fikstürlerin çekildiği ve gruplar belirlendiği Ağustos ayında hem yazılı olarak hem şifaen Bursaspor'la aynı grupta yer almak istemediklerini dillendirmişti.
Ve gruplardan 16 takımın da aynı talepte bulunduğu gerekesiyle talep karşılık bulmamıştı.
Maç öncesi Yıldırım, spor kamuoyunun günler öncesinden maçın gergin geçeceğini, bu nedenle maçın seyircisiz oynanmasını talep ettiklerini söylüyor. Yıldırım, " Sahada futbolculara ve kulübedeki teknik heyete ve tribünlerdeki yöneticilere ciddi saldırı olacağı şeklinde duyum almıştık. Bizi tribünden sahaya atmayı planlamışlar. Bu konuda valilikten emniyete herkese uyarılarda bulunduk. Ancak bize, 'Merak etmeyin, önlem aldık' dediler. Ama bizim güvenliğimizi sağlamak üzere trafik polisi vermişlerdi. Irkçı pankartlar sosyal medyada paylaşıldıktan ve İçişleri Bakanı'nın açıklamasından sonra çevik kuvvet polisi bizim bulunduğumuz yere geldi. Yani o zamana kadar can güvenliğimizle ilgili ciddi hiçbir önlem alınmamıştı" dedi.
Gerek Bursaspor gerekse Amedspor kulüplerini bir kenara bırakıp şu soruyu sormakta fayda var sanırım:
Kent yöneticileri ve Türkiye Futbol Federasyonu neden böylesi bir durumda aklıselim davranıp gerekli tedbirleri almadı?
Asıl cevaplanması gereken de bu sorudur.
Bugün olayların geldiği durumda ortaya çıkan manzaradan kimse memnun değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.