M. Ali Bağırtan Yazdı: Fatima

Güney Avrupa'dan Kuzey Afrika'ya uzanıp bitkisi sevgi olan kapalı bir goncadır esaret.

Her çiçekten bal alma devrine son veren lale devrinin simgesidir deli cesaret.

Ben yazmayı bilmem benim kalemimden o akar, emirleri nakşederken celladım bana bakar.

Fatih'in kazanmak istediği peygamber övgüsü, on beşlilerin kalbine saplı düşman süngüsü, ayrılığın ölümden ağır geldiğini çığıran Anadolu türküsüsün.

Umut doğuran anne şefkatine muadil sıla hasretisin.

Nefertiti'nin çekilmez kıskançlık nöbeti

Marie Antoniette'nin kin dolu haseti,

Kösem'in ölümlere sükunetisin.

Nefretin de sevgin kadar keskindir bilirim

Ortadoğu’da bir kanadı da sensin beyaz güvercinin.

Ebabilin taşıdığı nar-ı ebedden bir zerre kaya parçası

Mekke'de bir yetimin yanı başında açan gül goncası,

Firavun'a dur diyen resulün asasısın.

Denizlerin serinliğini yarıp alevler çıkarmayı başaran kimyacı,

o alevlerden çiçek kokusu çıkarmayı bilen ölümsüz bir simyacısın.

Gılgamış'ın uğruna selam durduğu,

Lokman'ın şifasıyla hayat bulduğu nebat,

en güzel tatları oluşturması mümkün baharat,

çekilmez denen acıları kızılcığa katık eden sebatsın.

Ne ölümsün tam olarak ne de hayatsın.

İmran'ın çaresiz kızına bir dayanak,

Yusuf'un ot bitmez topraklarına bir sağanak

Ebu Sufyan'in kötülüklerine nihai bir duraksın

Rabbime dualarımda, örtüsüz semalarımda,

en kuytu günahlarımda,

gizli duran sevaplarımda, sigarımın dumanında.

Gözümü her kırpışımda, adını her anışımda,

karşında her duruşumda, gözlerinde susuşumda.

Her şeyimdesin.

Saklım gibi aklımda bugün gibi hatırımdasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Kader

13 Mayıs 2020 Çarşamba 00:10