Ufuk Çimen
Kent Hafızası: Koronavirüs
Kentte neler oluyor neler bitiyor adına hafıza oluşturmak için uzun bir aradan sonra yazmaya karar verdim.
Malum pandemi süreci hepimizin çalışma şartlarından aile yaşantısın ve hatta sosyal anlamda olumsuzluklara neden oldu.
Bu yüzden koronavirüs (KOVİD-19) salgınına dair haberlerle başlamak istedim.
Diyarbakır’da 112 Acil Servisi’nde ambulans şoförü olarak görev yapan ve görev sırasında virüs bulaşan Abdülhalim Altunay, zorlu geçen tedavi süreci hakkında konuştu: Kimseyle temas kurmamak için tek başıma köye gittim. Çok acı çektim. Ölümü hissettim. Bazı geceler nefesim gidiyordu, oksijen takıyordum. Bazı günler doktoru çağırıyordum. ‘Duramıyorum, bana yetişin’ diyordum”
Tek başına hastalıkla mücadele eden Altunay, durumu ağırlaşınca Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedaviye alındı. Çok acı çekmesine ve yaşına rağmen koronavirüsü yenmeyi başardı ve görevinin başına döndü.
…
Bu kez mucize gibi bir koronavirüs mücadelesine bakalım.
102 yaşında Behiye Taşkıran’ın tedavi süreci yaşı itibarıyla dikkat çekiciydi.
Bu yaşına kadar doktora gitmeyen Behiye ninenin torunu Ali Korkutan tedavi sürecini şöyle anlatıyor: “Nenemin yaşı gerçekte 120’dir. Nenemin bağışıklık sistemi güçlü olduğu için korona virüsü 1 haftada yendi. Evde uyguladığımız tedavi ile kısa sürede nenem korona virüsü yendi. Şimdi 7 günlük ev karantinasını sürdürüyor. Nenem bu yaşına kadar hiç doktora gitmedi. Eskiden beri çok sağlıklı besleniyor”
…
Diyarbakır, pandemi sürecinin ilk normalleşme sürecinin başladığı 1 Haziran sonrası hep ilk beş il arasındaydı. Bir ara azaldı derken bu sıralar yine aynı yoğunluğu yakalamış durumda.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, havaların soğumasıyla çok daha tehlikeli bir döneme girildiğine işaret ediyor.
Nedenini Abdurrahman Hocadan dinleyelim: Hava soğukluğu nedeniyle ciddi anlamda artış olabilir. Soğuk havalarda kapalı ortamlarda yoğunluk daha fazla olacaktır. Kapalı ortamlarda hastalığın bulaş riski daha fazla olacaktır. Önümüzdeki 15 günden sonra hastalık daha riskli bir hâl alacaktır.
Bir de şöyle bir görüş hakim; “Hastalığı atlatanların yeniden hastalanmaz.”
Prof. Dr. Şenyiğit, şu anda bu görüşlerin çürüdüğünü belirterek uyarıyor, “Bu görüş de çürüdü. Bütün hastalarda geçerli olmamakla birlikte ilk hastalıkta vücut direnci yeterince antikor üretmeyen bazı kişilerde ciddi anlamda tekrara ikinci bir atak meydana gelebilir. Vatandaşlar hastalığı geçirdiklerinde bir daha olmaz diye rehavete kapılmasınlar.” (Devam Edecek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.