Emine Ahmetoğlu yazdı: Silvan yasta; gören, bilen, duyan var mı?
Emine Ahmetoğlu (*)
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde son günlerde yaşanan 3 kardeşin 17 gün arayla intihar etmesinin üzerine dikkatler bu ilçeye çevrildi. Arkasından gelen bir diğer intihar haberi olayı 7 çocuk annesi olan bir kadının evinde tavana asılı olarak bulundu.
Diyarbakır Silvan ilçesinde son 2 ayda sıkça duyulan intihar haberiyle gündeme geliyor. Son 2 ayda 16-28 yaş aralığındaki 20’ye yakın kadın ve erkek genç insanın intihar haberi Silvan’ın merkezine oturdu. Geçen haftalarda duyduğumuz 3 kardeşin intihar haberinin detaylarına inmek istiyorum. Evlerinde silahla vurulmuş olarak bulunan biri kadın diğeri erkek iki kardeşin intiharı yürekleri dağlarken 17 gün öncede bir başka kardeşinin tarım ilacıyla intihar ettiği haberini öğreniyoruz. 3 kardeş aralarında sadece birkaç gün farkıyla intihar etmesi Silvan’ın yas’ı olmuş durumda.
“Silvan’da neler oluyor?” dememiz için daha kaç kişinin canına kıyması gerekiyor?
Ard arda gelen intiharların nedeni nedir? Diye neden sorulup araştırılmıyor. Milyonları aşan sayımız varken bilmem kaç milyon kişi üç maymundan “görmedim”i,
Kaç milyon kişi “duymadım”ı, kaç milyon kişi “bilmiyorum”u oynarken geriye kalan duyarlı dediğimiz insanlar neyi oynuyor? “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.”ı mı?
Körebe mi oynuyoruz? Gözü bağlanan duyarlı insanın, etrafındaki üç maymundan “görmedim, duymadım, bilmiyorum”u ebeledikten sonra ne yaptı, ne yapacak,ne yapıyor? Ne zaman çözeceğiz gözümüzdeki bu bizi kör eden bağı. Silkelenip kendimize gelme vaktidir artık.
Başlangıcı olup sonu olmayan bu intiharların bir an önce araştırılması, nedenlerinin bulunmasının , düzgün ve sistemli bir müdahalenin yapılması gerekmektedir. Öncelikle ailelerin acılarının anlaşılması gerekmekte ve ona göre hareket edilmelidir. Nasıl ki yeni doğan bir bebeğin hassas bir şekilde, incitmeden kucağımıza alıp sarıp sarmalıyorsak, kayıpları olan acıları taze ve derin olan bu ailelerin de acılarına aynı hassasiyetle yaklaşılıp yaralarının sarılıp sarmalanması icap etmektedir.
Aileler yaşanan duruma karşı doğal olarak olaylar hakkında bilgi vermekten kaçınıyor. Bu durumun doğal karşılanıpdaha hassas bir şekilde ve daha ince bir işleyişle üstüne gidilmesi gerekmektedir.Bu intihar vakalarının kalıpsal genel kanıların dışında incelenmesi gerekmektedir. Yoksulluktan, işsizlikten, hastalıktan veya benzeri ağza yapışmış basma kalıp nedenlerin ilerisinde kanılara ihtiyacı vardır. Altında yatan nedenlerin alanında uzman kişilerin ince bir işçilikle olayları araştırması ve çözmesi gerekmektedir.
Bu kadar vakanın yakın zaman içerisinde üst üste gelişmesi Silvan’da özel bir durumun olduğunun göstergesidir. Bunun üstüne değerli hocam Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan’ın konuyla ilgili değerlendirmelerine yer vermek istiyorum:
“Silvan’da özelbir durum var”
İntiharların bulaşıcı bir yanının olduğunu belirten Erkan, “Silvan’da özel bir durum var bunu bende takip ediyorum. Aynı çevrede sık görülüyor. 99-2000’li yıllarda Batman’da da benzer olaylar yaşandı. Bir çevrede ortaya çıktıktan sonra intihara teşebbüs ve intiharlarla sonuçlanan ölümlerde ciddi bir artış ortaya çıkıyor. İntihar edenler arasında akraba bağı da görülüyor. Bunun hem sosyolojik hem de adli olarak incelenmesi lazım. Çünkü bazı intihar vakalarının arkasında başka şeylerde çıkabiliyor. Bunları intihara sürükleyen bir gizem olabilir. İntihar çok karmaşık bir olgu, farklı nedenleri var. Tarihin her döneminde böyledir ama burada dikkat çekici olan kısa süre içinde aynı çevreden olması. Dolayısıyla bunun hem sosyolojik hem de adli açıdan incelenmesi lazım. Yeni vakaların yaşanmaması için o çevrede önlem alınması lazım. O çevrede bir depresyon kaygı durumu var, bunlara psikiyatri desteği verilmeli. Ama onun dışında başka bir neden varsa onun da çözülmesi lazım. Aile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinin olayın üzerinde hassasiyetle durması gerekir” şeklinde konuştu.
“Aileler deşifre edilmemeli”
Erkan, bazı sivil toplum örgütlerinin İlçeye yaptığı ziyaretleri eleştirdi. Ziyaret sırasında ailelerin deşifre edilmemesi gerektiğini hatırlatan Erkan şöyle devam etti:
“Olaylardan sonra bazı STK’ların ziyaretler gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bunlar çok doğru değil, ailelerin deşifre edilmemesi lazım. İntihar olaylarının uzmanlar tarafından incelenmesi lazım. Hassas bir konu, incelenip önlen alınması gerekir. Bunların hepsi de bir sistem içinde olmalı”
“Yoksulluk diye bakmamak lazım”
“Yoksulların hepsi intihar etse dünyada kimse kalmaz” diyen Prof. Dr. Rüstem Erkan, “İntiharların nedeni değişebiliyor. O dönem gündemde ne varsa intihar nedeni o deniyor. Şuan Türkiye’de pandemi ve yoksulluk konuşulduğu için neden bu deniyor. Yoksullar hepsi intihar etse dünyada kimse kalmaz. Dünyanın büyük bir kısmı yoksul. Bazı toplumlarda refah düzeyi yüksek olmasına rağmen intiharlar oluyor. Burada bunu tetikleyen yeni bir durum ortaya çıkmış. Bir kaygı düzeyi var, üst üste gelmiş bazı olgular var. Bunlar bir biriyle bağlantılı gibi görünüyor. Onun incelenmesi lazım, yoksulluk diye bakmamak lazım. Belki bunların içinde yoksul olanda vardır mutlaka, ama başka faktörler de var. Elimizde net veri olmadığı için bir şey diyemiyorum. Silvan’da bir artışın olduğu gözleniyor. Akedemik olarak bunun nedeni nedir demekten ise ilgili kurumların bir kez daha tedbir alması gerekir ve işin aciliyeti var” şeklinde konuştu.
Değerli hocamın da söylediği gibi konu ne sadece yoksulluk denilip hafife alınacak kadar basit bir konu ne de “ gençler işsizlikten intihar ediyor,iş sahaları açılıp gençlere imkan sağlanırsa intiharlar olmaz.” Diyip üstü örtülüp kapanacak bir konu değildir. Ailelerin hassasiyetleri göz önünde bulundurularak sistemli bir müdahalenin aciliyeti söz konusudur. Bu konu hakkında değerlendirme yapan bazı siyasi partilerin “ bu intiharların arkasında işsizlik yok. İntihar edenlerden biri de 7-8 bin maaş alan bir hemşireydi. Bu durumun yoksulluk ve ekonomiyle bir alakası yok. 3 kardeşin intiharında da yoksulluğun olmadığını düşünüyorum. Çünkü ailenin Batman’da büyük bir marketi var ve çocuk yüksek okul mezunu. Bu durum bizde anlam veremiyoruz. Silvan’da bu durum özenti halini aldı. Bazıları bu durumu abartmaya çalışıyor.” Gibi konuyu gereksiz ve önemsizleştiren sözlerin dikkate alınması yerine, alanında uzman kişilerin ya dailgili kurum ve kuruluşların ortak bir paydada ilgili bir sonuca varıp elde edilen rapora ilişkin değerlendirmenin dikkate alınması gerekmektedir ve ona göre hareket edilmelidir.
Yaşanan bu intihar olayları ne medyanın reyting malzemesi, ne ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarının reklam malzemesi ne de “biz görevimizi bölge, insan, dil, din fark etmeksizin her koşulda yerine getiriyoruz” şeklinde bir amaçla hareket eden siyasi partilerin şovenist propaganda aracıdır.
Dilerim ki sadece haber malzemesi olarak kalmaz ve ilgili kişilerce dikkate alınıp gerekli tedbirler alınır ve gerekli tüm destek sağlanır.
(*) Dicle üniversitesi, Sosyoloji bölümü öğrencisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.