Aziz Gülmüş
Aziz Gülmüş yazdı: Yesen ne yemesen ne?
/Her gün onca yol çekilecek gibi olmasa da, "Tedavini neden ihmal ettin? " sorularının vereceği sıkıntı nedeniyle katlanıyorum mecbur.
Metronun yürüyen merdivenlerinden gün ışığına çıkmanın bile insana mutluluk verdiği karmakarışık bu şehiri hiç sevemedim.. Randevu saatinin gelmesini Taksim meydanında çiçek satan kadınlarını izlemekle geçirmek üzere bir banka çöküp elimdeki kitapla oyalandım bir müddet.
Yanıma kısa boylu, ön dişlerinin her biri ayrı telden çalan, esmer bir kadın gelip oturdu. Başındaki eşarbını boynuna fular yapmış, uzun siyah bir yelek ve altında uzunca aynı renkten eski bir etek ile yoksulluğun vitrini adeta..
Bir iki kez yüzüme bakıp gülümsemesine ben de gülümseyerek karşılık vermem onu cesaretlendirmiş olacak ki, “Yabancı mısın?” diye sordu.
-Evet dedim.
-Suriyeli mi? dediğinde güldüm. “Yok Diyarbakır” dedim.
Neyse muhabbet koyulaştı, bildik aşina hikayeler; eşinin terk etmesi, çocukları ile ortada kalması, yoksulluk ve çaresizlik. Sonra dönüp bana, "Yerin varsa gidelim" dedi. "Nereye?" diye sordum, Gülerek, "Maç" yapmaya dedi. "Yok" dedim. Elimdeki kitaba döndüm, biliyorum muhabbet uzarsa sonu kötü yerlere gidecekti. Tekrar sordu, "Maç yapalım mı? "
Elimdeki kitabı kenara bırakarak:
-Kardeşim kendi sahamda bile maça çıkamıyorum, aha iki gün önce sahaya çıkamadım diye hakem beni hükmen mağlup etti, dedim. Yüzüme dik dik bakarak, "Adam sandık, yanına oturduk" dedi. Baktım tarihin en büyük cinsel savaşı başlayacak, hemen yanından kalkıp yürüdüm.
Arkamdan bir de, “Yürrrüüü taş arabası!” demez mi? feleğim şaşmıştı. Erkekliğin acımasız tükenişinin ağır tahriki ile tekrar yanına döndüm:
-Kardeşim senin derdin ne? diye sordum. Ciddi bir ifade ile yüzüme baktı:
-Bugün siftahım yok, bari bir kaç kuruş ver! Elimi cebime soktum 150 TL'nin ellisini verdim. Beğenmedi, "Bari şu yüzlüğü ver" diyince, “Yol param yok, bu yüz TL beni ancak eve götürür, hem bu parayla belki bir şeyler de yerim” dediğimde gülmeye başladı:
“Yahu moruk yesen ne yazar, yemesen ne yazar, makine dairen iflas etmiş” dedi..
Verdiğim sır, kaya olarak üzerime yuvarlanmıştı.. Siz siz olun asla kimseye sır vermeyin, adamı aha böyle mort ederler wesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.