Araf’ta bir dil: Kürtçe

Araf’ta bir dil: Kürtçe
“İlkokula başladığımda tek kelime Türkçe bilmiyordum” diye yazıya başlamak benim için geçerli bir cümle değil. Çocukluğumda şimdiye kadar hayatımda...

“İlkokula başladığımda tek kelime Türkçe bilmiyordum” diye yazıya başlamak benim için geçerli bir cümle değil.

Çocukluğumda şimdiye kadar hayatımda hiç Kürtçe olmadı. Daha birkaç yıl önceye kadar çat pat bilecek kadar dahi bilmiyordum Kürtçeyi.

Benim için hayatın dönüm noktasıydı ana dilimi öğrenmeye karar vermek.

Kürtçe dil çalışmaları yapan Kısa adı Kürdider olan Kürt Dili Araştırma-Geliştirme Derneği’ne 2009 yılında bir arkadaşımın tavsiyesiyle gitmeye başladım.

Ne acı değil mi, Kendi dilini öğrenmek için bir derneğe gitmek.

Anne-babası Kürt olan biri için iki alternatiften biriydi o sıra Kürdider.

Öğrenmeye başlayınca her dilin mantığının farklı olduğunu fark ettim.

Türkçe’de altı zamir varken Kürtçe’deoniki zamir olduğunu ve bunun zamana ve fiilin geçişli geçişsiz olmasına göre değiştiğini; bu özelliğe ergativ denildiğini ve Kürtçenin niv/yarıergativ bir dil olduğunu öğrendim eğitim süresince.

Geçmiş zaman, geçişli fiiller, cümle kurulumu/sentaks ve cinsiyet belirten bir dil oluşu başlarda çok zorladı beni.

Zaman zaman Kürtçe için kullanılan “zengin bir dil” ifadesinin çok yerinde olduğunu da eğitim boyunca keyifle ve sindire sindire öğrendim.

Çok heyecanlı geçen bir öğrenme süreciyle yavaş yavaş anadiline hakim olmaya başlamak yaklaşık iki yılımı aldım.

Yukarıda belirttiğim gibi öğrenmeye başlayınca her dilin mantığının farklı olduğunu öğreniyorsunuz.

MesaleTürkçe’de “armudun iyisini ayılar yer” deyişi Kürtçe’de “sêvaçê para hirçê ye/İyi elma ayının payına düşer” gibi.

Böyle onlarca örnek var…

Dili öğrenirken bir şeyi çok iyi fark ediyorsunuz. Kişiliğiniz daha bir yerine oturuyor.

Ana dilinizin size kattığı bir şey olsa gerek.

Mesela “mala te ava”nın yanında “teşekkür ederim”, “şeva te bimînexweş”inyanında “iyi geceler” yavan kalıyor.

Walter Benjamin’in “ Her hakikat dilde, kendi meskeninde, kendi atalarının sarayında barınır” deyişine denk düşen bir ruh hali!

Bu öğrenme sürecinde bir şeyi de çok iyi fark ettim. Ne kadar okursam okuyayım kendi kültürüme uzağım. Kendimi iki farklı dilin, kültürün arafında hissediyorum hep.

Çabalarıma rağmen bugün kendi dilimde yazıp okuyamıyor, söylenen stranları tam olarak anlayamıyorum.

Asimlasyonun ne anlama geldiğini; benim kuşağımda ve şehirde yetişen insanları nasıl bir ruh haline soktuğunun resimlerinden sadece biriyim ben.Aratfa kalıp da tarafını bulamayan ikilemli kişiliğin suçlusu kim?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.