Şakir Diclehan yazdı: Derin Devletin İşleri: Ramazan'ın Ortadan Kaldırılması II

Felsefi tartışmalar bir yana, halk irfanı, bu gerçeği çok basit, fakat veciz bir biçimde dile getirmiştir: "Sükut, ikrardan gelir." Bu nedenle insanın susması gereken yerde konuşması ne kadar anlamsız ise, konuşması gereken yerde susması da büyük bir vebaldır. Bilinir ki insanlar Susarak da suç işlerler. Ve böylece belki de veballerin en büyüğünü yüklenirler.

Ramazan, bazı konularda susmadığı ve fincancı katırları ürküttüğü için ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bunu Diyarbakır gibi çok hareketli bir vilayette yapılması büyük karışıklıklara neden olabilirdi. Bundan ötürü derin derin düşündü ve karar verdi. Onu İstanbul'a götürüp Kocamustafapaşa gibi tenha bir bölgede kendisine kıraathane açmak suretiyle bu proje adım adım hayata geçirilirdi. İşin üzücü yanığı, bu ölümün anatomisinde tarikat perdesi altında faaliyet gösteren insanların buna alet edilmesi ve bu ortadan kaldırma olayının gerçekleştirilmesi...

Teorik olarak güzel ahlak sahibi olmak ve kendini, inanç ve ideali uğruna yok etmektir tarikat… Fakat dünyadaki bütün teşkilatlar, ister sosyal, ister siyasi, ister dini hareketler olsun devletlerin entelijansıyaları, yani istihbarat teşkilatları tarafından etraflarına bir ağ kurularak izlenir. Gerekirse kontrol altına alınırlar.

Bu tür kurum veya oluşum, neyin nesidir, bana bir zararı var mı, zararı varsa nasıl kendi lehime çeviririm ya da ortadan kaldırırım diye… Bu genel bir kuraldır. Dünya kurulduğundan beri öyle devam ede gelmiş ve öyle de devam edip sürecektir, onların amacı ve felsefesine uygun tarzda… Teknik geliştikçe de her şey daha süratli şekilde yol almaya devam edecektir. Böylece istihbarat teşkilatlarının bilgi toplama ve bu bilgileri belli merkezlere ulaştırma imkânları daha da kolaylaşacaktır.

Şeyhler, modern dünyanın oyun ve oyuncaklarından, çifte standardından, benlik bölünmesinden, kültürel parçalanmışlıktan bunalmış müritlerini, toplumsal ve sosyal bir bilinçle eğitmeleri gerekirken, dar bir ortamda kendi etrafına toplayarak pasif tarzdaki bir hayatı tercih ve tavsiye etmelerine bir anlam vermek, oldukça güçtür.

Gezegenin muktedirleri, neyi dayatırsa dayatsın, şeyh ve etrafında eğitilmiş olan müritler, umutlarını koruyan kişiler olup her şart ve durumda… Her hâlükârda… Özgür düşünce ve yaşayışın sahibidirler… Yeryüzünden kovulmaya razıdırlar ve buna hazırdırlar… İnsanlık onuruna aykırı söz, davranış ve eyleme karşı çıkma cesareti ve iradesini her zaman gösterirler arenada... Günümüze gelindiğinde, tasavvuf ve tarikatın, hiç olmadığı kadar fonksiyonunu yitirdiği ve başka bir alana kaydığı görülmektedir. Adeta putlaştırmanın devreye girdiği ve şeyhin put haline geldiği bir teşkilat haline gelmiştir. Şairin ifadesi ile:

“Biblo şeyh, etrafında balmumundan müritler

Ellerinde anahtar kapıyı açmaz kilitler”

Derin devlet ya da devlet içinde çöreklenmiş gizli güçler, tarikat perdesi altında faaliyet gösteren kişiler kanalıyla Ramazan'ı ortadan kaldırmayı başardılar. Perde arkasındaki gerçek suçlular, hiçbir zaman bulunmayacak ve diğer cinayetler gibi bu cinayet de meçhul damgasını yiyerek gereken yerini alacak ve unutulmaya terk edilecektir.

Ruhunu, kalbini, aşkını, idealini, dinini, imanını, şahsiyetini, başağı yok edip tarlayı kıymetlendirircesine cemiyet havanında ezme ve öğütmeye yönelik faaliyet ve eylem gözüyle bakan bu anlayış, bünyenin zaaflarını istismar etmekte çok mahirdir ve bunu gerçekleştirmek için her türlü inanç ve tarikat erbabını kullanmakta oldukça ustadır. Bitti

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sakir Diclehan Arşivi