Ne kadar teşneyiz her tartışmaya yancı olmaya.
Bir bozkurt işareti sonrası kopan kıyametler…
Henüz kaç gün önce asgari ücretin altında zam bile alamayan emekliler gündemken.
Tasarruftan nasibini almayan kaç kurumdan birinin de futbol olduğunu anlamazken…
Mevzubahis vatansa ne gerek var değil mi?
Belki de bize çok da yaramayacak bir zafere ihtiyacımız var bu sıralar?
Kavurucu sıcaklara bir yaz yağmuru gibi!
Aç karnına, borç içinde günlük hesaplarla yaşayan onca insanın karşılıklı tepinmeleri arasında “Bozkurt” işaretinin tarihini öğrendik arada.
Çok da lazımdı!
Gün ola devran döne umut yetişe…
Dar gelirli için dibe vuran yaşam şartları kimin umurunda. Emekli maaşı ile geçinmenin cambazlığı…
Sonsuz uzayı keşfe giderken de bir heyecan almıştı bizi.
Doğacaktır sana vadedilen günler; belki yarın belki yarından da yakın…
Nasıl böyle olduk, ne ara koptu halatları yaşamın.
Hep aynı yerden cilalanıyor hislerimiz, hassaslarımız…
Her fırsatta aynı gömlek sırtımızda.
Eller tetikte aşırılıklara ne kadar meraklıyız!
Üstünün azınlığa kanlı bıçaklı diş bilemesine fırsat kollayanlar.
Bir galibiyetin serencamından fışkıracak ruhi mücerrettimiz, mitlerimiz, kutsallarımız, simgelerimizle ne kadar arzuluyuz birbirimizi boğazlamaya.
Doğrudur yaşananlar futboldan öte ama çok daha ötelediğimiz sorunlarımız yok mu bizim?
Düşman pususuna gebe duygularımız, yazık… Binlerce yazık!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.