Fatime Kartı: Vefa imandan değil midir?

Herşeyi ince bir hesap, bir plan dahilinde gerçekleştiren Rabbimiz O’nun son peygambere eş olmasını dilemişti. Başka bir kadın O’nun yerini tutabilir miydi, O yüce ruha eşlik yoldaşlık edebilir miydi, Cebrail’in sıktığı o mübarek bedeni şefkatle sarıp sarmalayabilir, şok halinde titreyerek beni örtün dediğinde sual etmeden yatağına yatırıp teskin olmasını bekleyebilir miydi?

Ya Hira günleri! Hangi kadın sevgilisi evini, sıcak yatağını yavrularını bırakıp en sevgiliyle dertleşmek için dağlara çekilince suçlamadan, sorgulamadan O’nun derdini, sancısını anlayacak kadar O yüce ruhla bütünleşebilirdi. O bile kendi akıbetinden emin olmayıp “Hatice bana ne oluyor” derken hangi kadın Hatice’si gibi O’na itimadın doruk noktasında “Allah seni ebediyyen utandırmayacak” diye ona güven verebilir ve bu cevabı ile O’nun davasını dava edinebilirdi?.

O’nun Hz. Peygamber'e olan güveni bir beşere duyulan güvenin çok ötelerindeydi, sevgisi de beşeri sevgilerin çok üstündeydi. Sevgililer sevgilisinde muhabbetullahı görüyordu. Rabbinin tezahürlerini ayan beyan müşahade ediyordu şüphesiz. Sevgili Peygamberimiz ise onda teselli buluyor, bunaldığında yüce bir çınarın gölgesinde gölgelenir gibi hissediyordu kendini. Huzur, sükunet merhamet, şefkat, güvenin adıydı Haticesi. O yüzden hüzün yılı demişti O’nun gittiği yıla, bütün bunları kaybettiği için.

Aslında O, hepimiz için gerçek bir anadır. Öyle olmasaydı bütün malını Müslümanlar için harcayabilir miydi? Mekke’nin en zengin hanımefendisi çocuklar açlıktan ölmesin diye kendisi aç kalmayı göze alabilir miydi? Böylece, ümmetin annesi olma payesini son damlasına kadar hak etti ve cennetin ayaklarına serildiği annemiz oldu. O yüzden ne zaman kendimi annesiz, kimsesiz, şefkat ve sevgiden mahrum hissetsem Hatice annemin şefkatli kucağında bulurum. O’nun şefkatinin Hz. Peygamber'i kuşattığı gibi bizi de kuşattığını hissederim.

Ona borçlu olduğumuz o kadar çok şey var ki; bu davanın başarısında, bize kadar gelmesinde başrol oyuncularının başında geliyor. Ona olan vefa borcumuzu nasıl ödeyeceğiz? Hz Peygamber’den öğrendik O’na olan vefa borcumuzu ödememiz gerektiğini Hz. Aişe’ye ders verirken; Aişe diyordu, “Öyle deme vallahi Allah bana ondan daha hayırlısını vermedi. Herkes beni inkar ederken o bana iman etti, herkes beni yalanlarkan o beni tasdik etti, insanlar mallarını esirgerken o bana malıyla arka çıktı ve Allah Teâlâ bana ondan çocuklar nasip etti. Aişe vefa imandan değil midir?”

Evet vefa imandandır. Peki biz ona karşı nasıl vefalı olacağız? Onu hayatımıza dahil ederek, örnek alacak kadar iyi tanıyarak, sohbetlerimize konu edinerek. Yavrularımıza onu masal yerine anlatarak, ninni gibi terennüm ederek. Öyle ki kızlarımız onun gibi olacaklar. Her biri birer Hatice, Fatıma, Aişe olup ümmete hizmet edecekler.

O kadar şanslıyız ki gerçek annelerimizden sevgiyi şefkati merhameti öğrenememiş olsak da Hatice annemiz öğrenemediğimiz o güzellikleri öğretiyor bize...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatime Kartı Arşivi