Dr. A.Vahap Kaya yazdı: Güneş de doğar (4)

İnsanlık güneş de doğar fikrine o kadar sadıktı ve bunu umut etmenin ötesinde var olan gerçekliği neolitik dönemden günümüze gönüllü ve sürekli artan bir duygu olarak getirdi. Bir destan gibi gür başlamıştı istekleri ve bu isteklerini sürekli besleyerek getirebildiği yere kadar getirerek bize teslim etti. Yolda gelirken çevreyi besledi, çevreden beslendi ve içine aldıklarını da değiştirerek aktive ederek, canlı tutarak bu günlerin en ideal düşüncesi diye getirdi. Güneşte doğar vurgusu bir umudun hala yaşadığının Nirvana’sıdır, denizlere saklı dağların aysbergidir ve Nirvana da yaşana duyguların dışavurumudur. Akan bir nehrin gittikçe güçlenmesi ve bu nehrin tüm dünyayı kaplayacak boyutta su rezerve etmesine benzeyen güneşin insan yaşantısındaki umuda erişimdeki his ve inanç gibi her geçen gün büyüyen bir inanç besliyor. Artık önü alınmaz devrimleri beynimde yarattıysa bu bütün dünyadaki değişimlerin bendeki yansıması ve bendeki versiyonudur. Bu umudun gerçekleşmesindeki yaratılan edebi eserlerin insanlık bilincine miras olarak bıraktığı muazzam duygusallık ve aşk hala ilk gün günkü gibi kor ve hala değenleri yakacak kadar çok sıcak yaşama yön veriyor. Ve yakınlaştıkça saflaşmanın ve sadeleşmenin bedeli olarak senin başarabileceklerinin listesini uzatmanı, çoğaltmanı sağlar. Ne aşka gem vurabilirdi ne de aşkın güneşe olan tutkusunun önü alınabilirdi ki bu kadar şiir baştan çıkmış haliyle güneşe vurgunluğunu tanrı kelamlarıyla anlatırdı. Bu aşkı ucuz anlatamazsın ve elinden gelenini en iyisini yaptığın halde hala bir eksiklik vardır ve daha mükemmel bir hala alabilirdi diyebildiğin oranda hala duygusalsın demektir. Bilgiye veya güneşe yaklaşırken kurnazlık yapamazsın ancak ve ancak daha fazla anlamaya çalışmalısın, sadeleşmelisin, tüm günahlarından arınmalısın, günahlarını elediğin aşk eleğinin üzerinde bırakıp arınmış halde ortaya çıkmalısın ve anladıklarını bilgi olarak insancıl hanene yazmalısın.

Güneşin doğuşu her kese ümit olması gerekirken, ortalıkta dolaşan kaygı teraneleri neden inşaların beynini meşgul ettiğini bilmek zor olmazsa gerek. Bazılarının tasası; kendilerine doğan güneşin gerçek yüz maskelerini de ortaya çıkaracağına dair kaygıları ve icraatlarından ötürü görülecek olan yanlış uygulamalarının gün yüzüne çıkmasıdır. Kim neyi yapar veya neye imza atarsa kendi eseri ve kendi ürünü olduğunu bileceğinden temkinli ve her zaman ölçülü davranmakta fayda vardır. Karanlık işler yapacak olursan, birilerinin ümidine ket vurursan, önde koşan kişilerin kendi hanelerine artı değil de sana akıtılacak bir der olarak emeğe göz dikecek olursan! Güneşin doğuşuyla her şeyinle ayan beyan ortada kalırsın, ya kendinden itiraf eder doğru yola gelirsin veya her şeyin ortada olduğu ortamlarda tartışma konusu olursun. Yüzün karanlıklar ülkesindeki iğrenç yüz örneklerine eklenir ve senin iyilikle anılmadığı hanelere yazılırsın. Karanlıkta dokunduğun ve yürüttüğün bütün işlerin üzerinde aydınlatıcı, sonsuz bir kaynak var artık. Gizlin saklın olmaz ve kendini saklayabileceğin hazinelerin tümün sonu gelmiştir bil. Yeni bir aşk ve yeni başlayan aşkın temizliği ölçüsünde bir dikkat var üzerinde. Bir devrin sonu ve başlayan yeni devrin başlangıcı olur bizi başka atraksiyonlara teşvik eden primler gibi aydınlık bizi bize getiren davranıştan sonra yardımcı bütün etkenleri de devreye koyuyor. Doğru sözün söylendiği sahne, doğru aşkın yaşandığı bünye olup kendini yeniden yarat. Safların netleştiği herkesin kendi safında durduğu yeni bir süreçte en güzel renkleri mutluluğa işlenmiş şiir nağmesi olarak gökkuşağının armağanı olsun. Bu armağanın sürekli canlı yaşadığı yerden her sabah bize merhaba deyişi yaşamımızda ayrı bir teşvik olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Vahap Kaya Arşivi