Dr. A. Vahap Kaya yazdı: Güneş de doğar (1)

Bu kadar gürleyip esme bize güneş mutlaka doğar. Doğan güneş senden daha etkili ve güçlüdür unutma. Senin gürlemenden daha kalıcı olan bir şey daha vardır oda yazıdır, yazı ve güneş birbirini anlatmaya başlayınca senin gürlemelerin havada kalır ve dağılır. Güneşin doğuşu herkese umuttur ve herkesin beklediği aydınlığı kendisiyle dünyaya getirir bu gelişi anlamak için verilen bilgileri toplamamışsan yaşanması gereken bilgeliği yaşayamazsın. Güneşin duygusal yazılar yaratarak, şiirler üreterek dünyaya getirdiği bir tek aydınlık mıdır? Hayır, insanların gerçekliklerini önlerine sermek için ve yapılan ile yapılmayanı hatırlatmak ve görevleri tekrar tekrar yüzlerine için gelir. Yapılmayanı yapabilme gücü yapılanı anlama gücü ve ikisini arasındaki farkı anlamak için bilgeliği de getirerek geliyor. Senin teranen senin etki alanın ancak seni etkiler. Senin kendine biçtiğin rol ve misyon sen kendin belirlemişsin, benim onayıma gerek duymadan attığın adım senin kendi kriterindir. kriterlerin insani değil ise senin kendini sorgulaman için sana bir soluk düşünme payı veriyorum. Kendi mecranda kaldığın süre içinde esip gürlemen bulutların esip gürlemesiyle eşdeğer tutulursun. Havanda su dövdüğün sürece senin kendi işin olur ve bize bulaşmadığın sürece de seni rahatsız eden olmaz bilesin. Ama sende bir başkasını rahatsız etmemen önemli bir yaklaşım olur. Yağıp ortalığa su diye sel çıkarmazsan senin çıkardığın sesler bir süre sonra seni bir enstrümana çevirir unutma. Sen kendi havanda dövdüğün senin üretimin ve seni temsil eder unutma, Aydınlığın güneşi temsil ettiği gibi senin üretimin olan bir şey de seni temsil etsin ama yalancı gürlemeler değil insani yaklaşım olsun.

Her bir yöneliş kendi alternatifini de beraberinde getirir ve sen geldiğinde senin alternatifin zayıf veya nötr durumda bir el atımlık uzaklıkta olduğunu biliyorum ki benim elimi uzatıp onu aktive etmemi bekliyor. Senin benden umut beklediğinin iki misli ben senden umut beklemiştim ve sen bugün geldiğin yeri bir düşün? Nice efsaneler de; yerin altında tarihi geçmişi ikrar etmek için konuşacağı günü bekledi. Çıkış bir doğuş gibi her tarafı aydınlattı ve olmayan bilgileri ortalığa saçtı. Bu işin erbabı el atıp toprağı elediğinde nice hazinelerin kapısını aralayıp tarihin konuşmasına ve bugüne değin kurgulanan tarihin ne kadar da eksik bilgilerle anlatıldığını ortaya çıkardılar. Her yenilenen bilgi bir başka bilgiyle sarmalayıp daha da büyüdü. Dünyanın yaşını yüz milyonlarla ifade edenlerin ellerindeki imkânlarla ve kurgularıyla o kadar geri gidebilmişlerdi. Ama bulunan bir zigotta on üç nokta yedi milyar yıl olduğu ve kaç kere yeryüzünün tümünün silindiğini ve canlıların tekrar doğup büyüdüğünü anlatır oldu ve kabul edilir delillerle anlama sınırlarına çektiler. Bu bilgilerin yanı sıra insanlığın aştığı aşamalar ve günümüz gerçekliğindeki gerçeklik insanlığın pek te iç açıcı bir konumda olmadıklarını da söyleyebiliriz. İnsanlığı ve ilişkileri birleşmeye dönük daha ileriye götürmesi gerekirken günümüz tablosu açlık çeken ülkeler ve savaşların tezgâhından geçirilen halklar ile üstünlük taslayan farklı halklar olduğunu söyleyen yanıltıcı sistemler. Sen nasıl aktive olduysan senin alternatifinde öyle aktif olacaktır ya benimle ya da bensiz unutma.

Senin estirdiğin karanlık; bir gün mutlaka, bir an mutlaka sonlanır ve güneş de doğar. Kasvetli görüntülere bürünmeyi seven karanlık kasvetinden sıyrıldığında ne kadar da vasat kalıyordu. Aydınlık; dünyayı, köhnemiş beyinleri sarar ve kimin ne hastalığı varsa ortalığa serilir. Ayan beyan olan bir şiir gibi tanrı kelamından da öteye gider. Güneş öyle bir şey ki bir tek aydınlığı yaratmıyor aynı zamanda hastalıkları da öldürüyor. Bu çaba güneşi yormuyordu, şiir de duygusallığın evrenine giriş için yorulmadan mesafe alıyordu. Bir yandan güneşin ve bilginin doğuşu, diğer yandan doğuş bilinci, zihinleri hastalıklardan, bunalımdan veya tereddütten kurtarıyor. Diz boyu beladan uzak duran güzelliklere bulanmış başka meziyetler elde ediyordu. Buda büyüklüğün şanından olsa gerekir ki büyük olan ne varsa daha büyük umutların gerçekleşme sürecinde görev alırlar. Gece karanlığına saklanmış olduğu düşünülen yıldızların ışık toplamına denk gelen gece aydınlığı evren başka anlam katıyordu. Güneş ve aidiyet belirten bilgi tabiri caiz ise herkesin kendi kapasitesine göre işler ortaya çıkardığı bir gerçekliktir. İnsanlığın geldiği aşama; takıldığı ibre umut vaat etmiyor ve kendi kapasitesinin çok altında bir üretkenliği ortaya çıkardığı düşünülürse, bu karanlık süreçler bir anlamda beklenilen süreçlerdi. Ama her şeye rağmen güneşi unutup veya unutturup kendilerini güneş yerine takdim edenlerin unutmaması gereken şeyin güneşin kendi görevini bir başkasına vermeyeceği ve sabaha mutlaka doğacağıdır. Bu güne değin hiç kimsenin umudunu boşa çıkarmamıştır. O her zaman bulunduğu yerden insanlara gülmeye yine devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Vahap Kaya Arşivi