Aziz Gülmüş
Aziz Gülmüş yazdı: Dinê Qels
.. /Hava sert, soğuk ve zemheri ayazı jilet misali kesiyordu esmer tenli yüzleri… Yeryüzü, yükselen bembeyaz tepeleriyle göğe yapışmış gibi duruyordu Hele geceleri keskin rüzgar, ıslık çalarak kerpiç evlerin kırık penceresinden içeriye hışımla dalıyordu.
Adı İbrahim’di ama köylüleri ile çevredeki tanıdık bütün köylüler onu Bıro diye çağırıyorlardı. Ezidi köyünün sevilen, şakacı bir simasıydı.
Ama o akşam bir başka soğuktu. Yorgana, battaniyeye sarılmak da kâfi gelmiyordu. Sabahı zor etmişti Bıro..
Sabah erkenden kalktı, yamalı kazakları ve bir kaç çift çorabı üst üste giyerek önce ahıra gitti. Eşeğini çıkarıp üzerine boş heybeleri yükledi. Uzunca bir halat ve baltayı alarak karşı köyün sisten görünmeyen tepelerine doğru yola çıktı. Tepeye varması yaklaşık bir saati bulmuştu. Usulca kar yüklü ağaçları kesmeye başladı. Bir iki güne yetecek kadar kurumuş dalları keserek eşeğine yükledi. Oldukça yorulmuştu. Bir taşın üzerine çökerek tütün tabakasından kalınca bir sigara sarıp yaktı.
Tepeden aşağıya baktığında sisler arasında üç kişinin belli belirsiz karartılarını gördü. "Mutlaka aşağıdaki komşu köyün çobanlarıdır" dedi kendi kendine. Yanılmamıştı, gelenler komşu köyün çobanlarıydı. Gelenleri tanımıştı. "Sigaranız yok değil mi? " dedi gülerek. Gelen çobanlar asık suratla yanına vardıklarında küfür etmeye başlamışlardı. "Hey mın dı Şeytanê te nihayo şerm naki, tu hatiye hemiyê me dıke?" (Şeytanını ..ktiğim, utanmıyor musun bizim koruluktan ağaç kesmeye?) Bıro, yumuşak bir şekilde, ihtiyacının olduğu, evde yakacak kalmadığını söylese de çobanlar onu hırpalamaya başladılar. Yüzü gözü kan içinde kalmıştı. Başındaki şapkası bile uçmuştu itişip kalkışma esnasında. Çobanlar Bıro'yu adeta linç etmişlerdi. Eşeğine yüklediği odunları da indirip oradan kovdular.
Ağzı, burnu kanamıştı. Kar ile ovaladıysa da temizlenmedi. Köyüne henüz varmamıştı ki başka bir köyde yaşayan üç kişi ile karşılaştı. Köylüler, Bıro'yu tanımışlardı. Yanına yaklaşıp perişan halinin nedenini sorduklarında, Bıro ağlamaklı bir halde:
--Ez dı vê dinê qelsnım, ji bo ev dînê qels her tışt tê serê me! (Ben bu güçsüz ve kimsesiz dini...yim, bu güçsüz din yüzünden başımıza gelmeyen kalmıyor) dedi.
Bıro'nun söylediği bu sözler her şeyi özetliyordu. Kendi halkının içinde dahi zayıf ve güçsüz bu din yüzünden başlarına gelmeyen kalmıyordu Ezdilerin…
(Acı Renkler Kitap çalışmamdan)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.