Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Sur’da neler oluyor?

4 Kasım 2012 Tarih ve 28457 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan karara ekli sunulan kroki ile sınır ve koordinatları belirlenen, Diyarbakır/Sur İlçesinde bulunan 187 hektarlık alan, Bakanlar Kurulu’nun 22.10.2012 Tarihli ve 2012/3900 Sayılı Kararıyla “riskli alan” ilan edildi.

Ardından Bakanlar Kurulu’nun 04.01.2013 tarih ve 2013/4215 Sayılı Kararı ile de Diyarbakır İli Sur İlçesi Tarihi Sur Koruma Bandı içerisindeki Alipaşa ve Lalebey mahalleleri, İçkale Bölgesindeki Cevatpaşa Mahallesi sınırları içerisinde gecekondu dönüşüm proje alanı olarak belirlenen sahalarda bulunan taşınmazların Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına karar verildi.

2015’te Sur’da yaşanan çatışmalı süreç ile boşalan/boşaltılan alanlarda çatışmaların sona ermesinin ardından; Sur ilçesinde bulunan 6 bin 300 bina, 21 Mart 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından acele kamulaştırma kararıyla kamulaştırıldı. Birçok hak sahibi, mahkemelerin yolunu tuttu. Davalar açıldı, hukuki süreç başladı.

Devam eden de var sonuçlanan da…

Bunlardan biri de Mimarlar Odası tarafından tarihi bir yapı olan Dengej Evi için Danıştay'da açılan davaydı. Dava önce Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedildi, yapılan itiraz üzerine dosya, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK), tarafından ele alındı ve Bakanlar Kurulu'nun aldığı alece kamulaştırma kararı iptal edildi.

2018 yılındaki iptal kararının gerekçesinde, Bakanlar Kurulu'nun kültür varlıklarını acele kamulaştırma yetkisi olmadığı belirtildi. Kararda kısaca "Korunması gerekli kültür varlığı niteliğinde olan taşınmazların 2942 sayılı 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma usulü kapsamında değerlendirilebilmesi hukuken mümkün olmayıp, aksi yöndeki yaklaşımın, korunması gerekli kültür varlığı olan taşınmazların bu niteliğinin göz ardı edilerek, kamulaştırmalarda 2863 sayılı yasa uyarınca öngörülen sürecin ve kamulaştırmaya yetkili olan ilgili idarelerin bu yetkilerinin bertaraf edilmesine sebebiyet verebileceği açıktır. Yukarıda yer verilen değerlendirmeler doğrultusunda, korunması gerekli kültür varlığı olan taşınmazların acele kamulaştırılması hukuken mümkün olmadığından, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca tesis edilen 21/03/2016 günlü, Bakanlar Kurulu kararının sivil mimarlık örneği korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olan Diyarbakır İli, Sur İlçesi, Ziya Gökalp Mahallesi, 415 ada, 15 parsel sayılı dava konusu taşınmaza yönelik kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir" denildi.” denildi.

Davayı açan Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın, düzenlediği basın toplantısında, kararın tüm tescilli yapılar açısından emsal niteliğinde olduğunu vurguladı.

Ve aradan geçen yaklaşık iki yıllık süreçte, verilen hukuki birçok kararın uygulanmadığına şahit olduk.

Geçtiğimiz Mayıs ayında ise, Sur İlçesi’nde yaşanan çatışmalar nedeniyle evleri kullanılamaz hale gelen Sur mağdurlarının, imzaladıkları sözleşmenin aradan geçen 5 yıldan sonra tek taraflı feshedildiği hak sahiplerine bildirildi.

Üstelik bu kararın kentin en büyük iş odaklı sivil toplum örgütü olan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın (DTSO) talebi üzerine bakanlık tarafından projenin değiştirildiğini ve parsellerine iş yeri yapma kararının alındığını ileri sürüldü.

Ve DTSO bu iddialara karşılık ısrarla tek bir açıklama dahi yapmadı.

Ve geçtiğimiz günlerde de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi esas alınarak başlatılan çalışmalar sonucu Suriçi’nde yer alan Cevatpaşa, Dabanoğlu, Savaş, Özdemir, Hasırlı, Cemal Yılmaz mahallelerinde mülk sahiplerine yönelik ödemelerin üç gün içinde yapılması kararı alındığını öğrendik.

Bununla ilk aşamada Gazi Caddesinin doğu kısmında yer alan 6 mahalledeki 56 parsellik alanı kapsayan “Acele Kamulaştırma Kararı” sonucunda hak sahiplerine 27 milyon 500 bin liralık ödeme gerçekleştirilecek ve paraları da 10 Temmuz 2020 tarihine kadar hesaplarına yatırılacak.

Görünen o ki bu karmaşık süreçte, devletin de kafası karışık.

Çalışmaların hangi mantıkla hazırlandığı, haklı ya da haksız dayanakları ve içeriği bilinmiyor. Bir bilinmezlikte su akar yolunu bulur mantığıyla ilerliyor.

Her şeyden önemlisi kamu yararı gözetilerek yapıldığı belirtilen uygulamalardan kamunun ne kadar yararlanacağı muallak iken; kamuoyu neler yapıldığını anlamakta zorlanıyor artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi