Tarık Othan yazdı: Diyarbakır’ın İpekböcekçiliği tarihi-III

Yine de bu kadar büyük bir sektörü bitiren, bu aksilikler değilmiş. Daha büyük olaylar olmuş. 1910’lu yıllar. Siyasi gerilim topluma sirayet etmiş. Ulu Cami’nin solunda bulunan çarşı yakılmış, çarşıya hâlâ yanık çarşı anlamında Kürtçe Çarşiya Şêwitî deniyor.

Çarşıda başlayan yangın silsilesi Mardinkapı’da bazı dükkânların yanmasıyla devam etmiş. Yangının yılı 1914. Hristiyan dükkân sahipleri o yıldan sonra dükkânlarını açamaz olmuşlar.

1915’e gelindiğinde ise Diyarbakır’ın Ermeni sakinleri için geri dönülmez bir karanlık başlamış. Koza üretimi ve dokuma atölyelerinin büyük bir bölümü Ermeni ustaları ve ailelerinin emekleriyle kurulmuş ve büyümüştü. Özellikle koza üretimi evlerde ailece yapılan bir işti. 1915 yılında alınan tehcir kararıyla şehrin esnafları, ustaları, ustabaşıları, ara elemanları, çırakları, tüccarları, dokuma boyacıları, atölye sahipleri, dut ağacı bakıcıları, aileleri, çocukları istemedikleri o korkunç yolculuğa çıktılar ve bir daha dönmediler.

Onlardan kalan bu birikime ise el konuldu… 1915’te Tırpancıyanların ipek fabrikasına Diyarbakır eşrafından iki ailenin el koyması gibi. Bu fabrika modernleştirildi ama çöküş durdurulamadı. Çünkü gidenler sadece ustalar, ustabaşılar değildi. Siyasi gerilimden haberleri olmayıp, evlerinde koza üretimi yapan kadın, çoluk, çocuk da gönderildi.

Atölyeler kapatıldı, tezgâhlarda üretim durdu. Hatta dut ağaçları şehri kirlettiği için kesilmeye başladı.

Sonra sırayla Sinek semti kayboldu, Koza Han ve İpek Han yıkıldı, koza borsası bitti.

Yeni cumhuriyetin kalkınma hamlesi olan İzmir İktisat Kongresi’nde Diyarbakır’daki koza üretimi ve ipek böcekçiliğinin tekrar canlandırılması için bir dizi kararlar alınıp uygulandı. 1937 yılında şimdinin İstasyon Caddesi’nde artık olmayan Şayak Fabrikası’nda Dar’ül Harir Mektebi bu kararların uygulanması için açıldı. Eğitim kalitesi dönemine göre çok yüksekti. Sadece dokumacılık dersi verilmiyordu, dut ağaçları için tohum dersi, hastalıklara karşı ziraat dersleri de veriliyordu. Ancak yine de ipek dokumacılığında başarıya ulaşılamadı.

Sebebi…

1937 yılı, okul ilk mezunlarını verdi. Okulda ikinciliği Yervant Tırpancıyan hak etti. Ödül töreni günü, Yervant sahneye ikincilik belgesini almak için çağrılacaktı. Çağrılmadı.

Onun yerine yüksek ziraat mühendisi bir genç sahneye davet edildi ve belge ona verildi. 1904 yılında Agop’a başarılarından ve emeğinden dolayı madalya veren akıl değişmişti çünkü. Yervant’ın kırılan kalbini tamir etmediğimiz için de iki yakamız bir araya gelmiyor. Dutlar yeşermiyor, ipek kozaları üzerlerinde yuva yapmıyor…

Burada bir paragraf da kısaca ben eklemek istiyorum. Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde ipek böcekçiliği üretiminde önemli bir merkez olan Kulp ilçesinde sektörün yeniden canlandırılması amacıyla 2011 yılında"İpek İplik Üretim Tesisi Projesi" uygulanmaya başlayarak önemli bir çalışmaya imza atıldı ve ülkenin en önemli merkezi haline getirildi. İlçede ipeği işlemek için iplik üretim tesisi ve dokuma atölyesi açıldı. 2021 yılında ilçeden 15-20 ton civarında koza ihracatı yapıldı. Bitti

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarık Othan Arşivi