Bedirhan Zugot yazdı: Sosyal Medya Günlüğü

Artan fiyatlar her alanda kendini fazlasıyla hissettiriyor.

Sosyal Medyada Cevat (Korkmaz) abi rakı sofralarında artan hatta kazıklamaya varan artışlara ve denetimsizliğe dikkat çekmiş.

Restoranlarda yediğim kazıklardan sonra farz oldu.

Acaba millet aşireti rakıya yapılan fahiş zamlara dair bir çözüm düşünüyor mu?

Meyhanelerden intikam alınacak mı?

Hani diyorsunuz ya, ve (bana göre yanlış yapıyorsunuz;) “onu keserim, bunu asarım” filan…

Mağdurların ciğerini serinletmek için üç beş meyhaneciyi sallandırır mısınız?

Restorant hesaplarını artık çok dikkatli inceliyorum. Okuma gözlüğümü takıyorum. Cep telefonunu hesap makinesi konumuna getiriyorum. Rakamları tek tek topluyorum. Ve ödüyorum. Masada asla hesap ödemezdim halbuki. Sessizce kasaya gider öderdim. Arkadaşlarım da öyleydi...

Ta ki dört kişilik masaya beş bin lira hesap gelene dek. Bunlar uçmuş. İçkili mekanlar denetlenmiyor. Yoksa iş şirazesinden bu kadar çıkmazdı. Sadece maça kızı adisyonlarını paylaşmak durumun vahametini anlatmaya yetmez.

Zıkkımlananların da yasal hakları olmalı değil mi?

Devamında Mehmet (Aslan) Abi, enflasyon ile çarşı, pazar enflasyonu arasında birkaç misli farktan hareketle geçmişle bugünü kıyaslayan bir yolculuğa çıkmış.

Son zamanlarda marketten her çıktığımda yanlışlık oldu galiba diyerek alışveriş fişlerini kontrol ediyorum. Henüz bir hataya rastlamadım. Açıklanan enflasyon ile çarşı, pazar enflasyonu arasında birkaç misli fark var. Esnaf, kontrolden çıkmış fiyatları samimi olarak sorgulamıyor; çünkü son tüketiciciye bunu yansıtacağını biliyor. Ankara'nın bilinen restoranları bile rakıyı tekel bayiden aldığı fiyata servis ediyor. Tabii mekana giderken siz de bayiden alıp gidebiliyorsunuz. Geçenlerde bir arkadaşım davet etmişti. Masada kendi yaptığı rakı vardı. Hani bayiden alıp gelmek bir derece ama evde yapılan içkinin riskini işletme de üstlenmiş oluyor. Restoranlar, bu tip risklere alacak ölçüde gözlerini karartmışlar.

Türkiye'nin yüksek enflasyonlu dönemlerini hatırlıyorum. Ortaokul, lise yıllarımız... Hayatımızda "sefer tası" diye bir şey vardı. İşyerine evden yapılan yemeği götürmeye veya tam tersi işyerinden eve yemek getirmeye yarardı. Annemin iki katlı bir sefer tası vardı. Sağlık ocağında çalışırdı. Kendisi yemeğini bir şekilde geçiştirir, hakkına düşeni de sefer tasına koyar akşam bize getirirdi. Bir anlamda yoksullukla baş etme yollarından biriydi. Bana o günleri hatırlatan Hint yapımı "Sefer tası" isimli bir filmi de çok severek izlemiştim. Fiyatlar böyle giderse sefer taslı yıllara geri dönebiliriz. Bu arada tam da anneminki gibi 2 katlı bir sefer tası fotoğrafı buldum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bedirhan Zugot Arşivi