Adettendir gündem hakkında yazmak; hele gündem savaşsa bu neredeyse bir mecburiyet haline gelir.

Rus ya da bölge analizi yapacak alt yapınız yoksa bu biraz zor.

Bu gibi durumlarda zorlamaya kalkarsanız Funda Özkalyoncu’nun“Kürk Mantolu Madonna” pozisyonuna düşme ihtimaliniz bir hayli fazladır.

O yüzden ben topa iyi bilenlerin anekdotlarıyla iki ülkenin liderleri üzerinden gireceğim.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’yi tanımakla başlayalım işe.

Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Zelensky, önce siyasi ve sosyal hicivleriyle Ukraynalıların gönlünü kazandı. “Halkın Hizmetkarı” dizisinde ülkedeki yolsuzluklara küfrettiği bir videosu internette viral olunca tesadüfen Cumhurbaşkanı olan mütevazı bir tarih öğretmenini oynamıştı.

Dizi gerçeğe döndü. 2019 seçimlerinde oligarklarla savaşma, NATO ve AB’ye katılma ve Doğu Ukrayna’da barış sözü vererek yüzde 73 ile Cumhurbaşkanı seçildi. Trump ondan Biden aleyhine seçimlerde destek istedi, onu dinlemedi. NATO ve AB’nin son ana kadar kapısını çaldı, onu dinlemediler.

Hayat kurguya uygun gelişti ve 2019 yılında gerçekten devlet başkanı seçildi. Şimdi 44 milyonluk bir ülkenin lideri olarak neredeyse işgal edilmiş ülkede Ruslarla karşı karşıya.

Başta Zelensky’i anlatmak Putin için haksızlık gibi görünebilir; ama durumun bu aşamaya gelmesindeki en önemli etken  Zelensky’nin tecrübesizliği ve devlet adamlığındaki acemiliği sayılması hasebiyle başladık.

Beri yandan dünyanın en güçlü ülkelerinden Rusya’nın başındaki adam Putin.

Putin’in baba tarafından dedesi Spiridon Ivanoviç Putin, Sovyetler Birliği kurucu lideri Vladimir Lenin'e, eşi Nadejda Krupskaya'ya ve Stalin’e belli sürelerde aşçılık yapmış.

Leningrad Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümü mezunu olan Putin; Leningrad Şehir Konseyi'nde danışmanlık, belediye başkan yardımcılığı ve konseyi dış ilişkiler komitesinin başkanlığı, Kremlin Sarayı Mülkiyet İdaresi Başkan Yardımcılığı, Devlet Başkanlığı İdaresi Başkanı ile Denetim İdaresi Başkanlığı görevleri yapmış.

Rusya Federal Güvenlik Servisi'nin (FSB) başkanlığını yaparken, aynı zamanda, Sovyetler Birliği sonrasındaki yeni Rusya'nın politbürosu olarak da adlandırılan Rusya Güvenlik Konseyi'nin sekreterliğinin yürütmüş.

Başbakan yardımcısı ve vekilliği, 16 başbakanlık ve ardından Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in 31 Aralık 1999'da istifa etmesinin ardından, seçim yapılıncaya kadar görevi vekaleten üstlenmiş ve yapılan başkanlık seçimlerinde yüzde 50'nin üzerinde oy toplayarak, birinci turda devlet başkanı seçilmiş.

İnsan anlatmaktan yoruluyor…

Döneminde yeniden yapılanan Rusya ekonomisi hızlı büyüme rakamları yakalamış, bununla birlikte ülkenin bağımsızlığı yolunda çeşitli adımlar atmış, merkezi otoriteyi kuvvetlendirmiş bir devlet adamlığının karşısında zaten ülke olarak güçsüz olan Ukrayna’da sizce de Zelensky sırıtmıyor mu?