Yûsif Bedirxan
Yusif Bedîrxan Yazdı; Sağlıktaki operasyonun anlamı ne?
Diyarbakır’ın sağlık alanındaki sorunları malumunuz. Birçoğu genel sağlık politikalarıyla ilgili, bunları biliyoruz. Bir de bilmeye muktedir olamadıklarımız var.
Geçen gün non stop ‘sağlıkta deprem’ başlıklı tabiri caizse “kadrosal” bir neşter vurma/ayar çekme operasyonu yapıldı.
Merkez kaynaklı teknik cihaz ve sağlık personeli yetersizliğini saymazsak neredeyse mevcut sisteme adapte olmuş tıkır tıkır işleyen Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi’nde bir defada 12 idari personel görevden el çektirildi.
Pandemi döneminde başarılı çalışmalarıyla kentin öne çıkan hastanesinde yaşananlara kimse bir anlam veremedi.
Neredeyse sadece hastane baştabibine dokunulmayan bir operasyonda birlikte çalıştığı ekip lağvedildi.
Peki neden?
Nedeni, hem var hem yok!
Var, ‘çünkü bu yüzden…’ diyecek olan görevden almayı gerçekleştiren Sağlık İl Müdürlüğü. Şimdiye kadar bir açıklama yapma gereği duyulmadığı için neden ya da nedenleri öğrenemedik.
Belki de çıkıp yarı resmi bir ağızla ‘taze kan gerekiyordu, diğer arkadaşları farklı yerlerde değerlendireceğiz’ diyeceklerdir!
…
Genelinde Türkiye, özelinde Diyarbakır’da ve bölgede işler bu yolla yürüyor; Bir yere gelmek için liyakatten önce arkanın sağlamlığı esası. Bir işi potansiyel olarak hak edip etmediğinize bakılmaz, tabir caizse arkanıza, dayınıza bakılır.
Varsa ne ala; yoksa oturun oturduğunuz yerde.
‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın deyip’ biraz da eldekini kaybetmeme telaşında kimi zaman aynı çatı altındaki kutuplaşmaların, çıkar çatışmalarının çetelesini tutmaktan başınızı kaldırıp etrafınıza bak(a)mazsınız.
Diyelim ki sağlam bir arkayla geldiniz. Yüzünüz her zaman arkaya dönüktür; bir, iki edilmez, gözün üzerinde kaş aranmaz. İşiniz en iyi şekilde yapar, ‘olur efendim, tamam efendim’ diyerek gelecek isteklere ve sonraki makamınıza odaklanırsınız.
…
Benzer durumlarda vekillere gönderme yapıp memleketin sahipsizliğine dem vururuz bazen köylü saflığıyla.
Oysa işler sandığınız gibi yürümüyor.
Kimi zaman aynı çatı altındakiler bir kurum için kapışır. Biri diğerinin ayağını kaydırma telaşındayken; gelen de gideni aratmamanın hesabındadır…
Balığın baştan koktuğu bir halde kim altta dönen dolaplara bakacak ki; büyük olan büyük, küçük olan küçükle meşgulken…
Yusuf Hayaloğlu yazmıştı; Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça!
Üstümüz başımız çamur, bulaşmadık yer kalmamışken, kirin asıl sorumluları perde gerisinden kıs kıs gülüyor ahmaklara.
Devlet kurumları devletin olmaktan çıkıp, partilerin ve çıkar çevrelerin eline geçmişse orada acil bir neştere ihtiyaç vardır.
‘Nerede o neşteri tutacak temiz el?’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.