Yûsif Bedirxan
Yusif Bedîrxan yazdı: Haindi, değildi tartışmasında Sultan Vahdettin – 3
Refet Paşa’ya gönderilen talimatın son şekli, şöyle idi:
“Dersaadet’te (İstanbul’da) Refet Paşa Hazretleri’ne,
Vahideddin’in memâlik-i ecnebîyeye (yabancı memlekete) firar için hazırlıklarda bulunduğu istihbar edilmiştir (haber alınmıştır). Tahakkuku (gerçekleşmesi) halinde ahali vasıtasıyla linç tatbîki lâzımdır. Bunun temini mercûdur (rica olunur). Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi, Başkumandan Mustafa Kemal”.
Tam metni ilk defa bugün burada yayınlanan bu son derece önemli belge, Sultan Vahideddin’in bir İngiliz savaş gemisi ile İstanbul’dan ayrılmasının sebebini de bir yerde aydınlığa çıkartmaktadır...
Millî Mücadele senelerinde sarayın tutumu, çıkartılan idam fetvaları ve 30 Ağustos’taki büyük zafer münasebeti ile Vahideddin’in Ankara’yı bir türlü tebrik etmemesi gibi sebeplerle o günlerde sadece Ankara’da değil, İstanbul’da da Vahideddin’in aleyhinde bir hava hâkimdir. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasının öncesinde ve sonrasında Meclis’te padişah hakkında ağır sözler sarfedilmekte, İstanbul’da da yine Vahideddin’in aleyhinde yer yer gösteriler yapılmaktadır.
Sultan Vahideddin’in General Harington’a gönderdiği İngiltere’ye iltica mektubunda kullandığı “İstanbul’da hayatımı tehlikede gördüğümden...” ifadesinin sebebi bu gelişmelerdir ve padişah, memleketten ayrılacağının ortaya çıkması hâlinde linç edilmesi için verilen talimattan da bir şekilde haberdar olmuş olabilir. Üstelik, o günlerde meydana gelmiş benzer bir kanlı bir hadise de vardır: Gazeteci Ali Kemal’in 6 Kasım 1922’de İzmit’te linç edilmiştir!
Yazının devamında, “Tam metnini ilk defa burada üzerinde herhangi bir yorum yapmadan yayınladığım bu son derece önemli belgenin, Sultan Vahideddin’in bir İngiliz savaş gemisi ile İstanbul’dan ayrılması tartışmalarına bundan böyle bambaşka bir boyut getireceğine eminim” diyor Murat Bardakçı Hoca. (2)
…
Bir gün sonra Mustafa Armağan yine aynı konu ile alakalı “Sultan Vahdettin hain miydi?” başlıklı bir yazı kaleme alıyor. Bir tarih tartışması olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mantığı da tartışılıyor elbet bu soruyla.
Yazı uzun, ancak ilgili bir bölümü paylaşmak istiyorum.
… 15 yıl sonra ağır darbe hiç beklemedikleri bir yerden, Bülent Ecevit’ten geldi. “Ben Vahdettin’in hain olduğuna hiç inanmadım” diyen laikliğinden kuşku duyulmayan bu eski CHP Genel Başkanının sözleri basında geniş bir yelpazede tartışılırken karşı taraftan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sesi duyuldu:
-Vahdettin’in 100 sene daha hain olarak bilinmesi gerekir.
Yani hain değil de, bu düzenin yürümesi için hain olarak bilinmesi gerekir, diyor ve hain olarak tanınmasını isteyenlerin asıl maksadını ifşa ediyordu.
Maksat ne? Diye sormayacaksınızdır umarım. Anlaşılmayacak ne var ki bunda: Tabii ki bir asırdır kurdukları düzenin aksamadan devam etmesi… (3) (SON)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.