Ufuk Çimen
Ufuk Çimen Yazdı: Sağlık, huzur ve barış dileğiyle…
Kurban Bayramı mesajlarının birçoğu “sağlık, huzur, kardeşlik” şablonunda hazırlanır; “Kurban Bayramınızı kutlar, sağlık, huzur ve barış getirmesini dilerim”
Bu şablondaki sağlık, güncelliğimiz koronavirüse vurgu yapar; huzur ve kardeşlik de “toplumsal barışa” vurgu yapan haklı temennilerdir.
Ne yazık ki, her üç istek de temenninin ötesine geçmez çoğu zaman.
Pandemi sürecinde yaşananlar, ölümler, ekonomiye sirayet eden olumsuzluklar ve aşılamanın geldiği olumlu noktaya rağmen Delta Varyantının ürkütücü artışından kaynaklı sıkıntılarla girdik bayrama.
Bölgede bayramlaşma hassasiyetinde artma ihtimali olan vaka sayılarında bayram öncesi dönemde ilk beş il arasında olmamız; sağlık dileme temennisindeki haklı ısrar bir yerde toplumsal bilinç ve ekonomik katkılarla düze çıkar umarım.
…
Gelelim huzur ve barış temennisine.
Huzur, barışık kalmakla mümkün. Barışın, uzlaşının olmadığı bir toplumda huzur sadece temenniden öteye geçmez, sağlığın da çok önemi kalmaz.
Bayram öncesi Afyon’da, ikinci günü Konya’da yaşanan iki ayrı olay; geçmişin izlerini taşıyan tehlikelere işaret etti bir kez daha.
İzmir’de, Afyon’da, Konya’da, Sakarya’da vs yerlerde yaşananlar üzerinden topluma baktığımızda yaşananlar gerçekten içler acısı tehlikeli bir duruma işaret ediyor.
Yaşananlar siyasetten azade bir durum değil.
Siyasette kullanılan dil artık tehlikeli bir hale gelmiş durumda
Partilerin birbirlerini eleştirirken kullandıkları dil; ötekileştiren, düşmanlaştıran bir bilince sahip maalesef.
Diğerini düşman belleyen dil, söz konusu bölge olunca daha bir sivri hale geliyor.
9 günlük Bayram tatili boyunca birçok arkadaşım, yurdun farklı yerlerinden (Ege, Akdeniz, Karadeniz) resimler paylaştı.
Güzel görüntülerle dolu bu resimlerin arka planında maalesef korkutan bir toplumsal bakış da var.
Kimi sevmemiz, kimden nefret etmemiz gerektiğini bize belleten öğretilerin yoğun baskısı altındayız.
Bunlar doğuştan gelen fıtratlarımız değil; sonradan edindiğimiz aidiyetlerle ilgili ve bunlara televizyondan, sosyal medyadan ve daha birçok yerden gelen gizli-açık mesajlarla her an maruz kalıyoruz.
Bir ulus yaratma çabasındaki aidiyet aklı; Yunan’ın kahpeliği, Kürdün hainliği, Ermeni’nin düşmanlığı ya da bir mülteci/göçmenin işgalciliği ile beynimize işlenerek şekilleniyor.
Ve bununla kodlanan beyinlerimiz her biri insanlık suçu sayılan şiddet pratikleriyle gündemimize içimizi kanatarak düşüyor.
Ve en kötüsü bu gizli/açık yönlendirmelerle hareket edenler, suç işleyenler maalesef cezasız kalıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.