Şakir Diclehan yazdı: Aşkı göğsünde kurşun gibi taşıyan Sezai Karakoç

Değişen bir dünya ve karışık bir çağda Ortadoğu coğrafyasında kalem oynatan Karakoç, bilginin, sanatın, kültürün ve İslam odaklı bir anlayışın temellerini attığı ülkemizde gitgide bazı yorum ve anma toplantılarıyla amacından uzaklaştırılarak gündeme taşındığını görmekteyiz.

Karakoç ' un bir derdi, bir ideali ve bir davası vardı kuşkusuz. Havaya kılıç sallamadan, siyasi alana girmeden ve hamasi nutuklara iltifatı asla düşünmeden, kaş yapayım derken göz çıkaracak konulalara temas etmeden kozasını ören ipek böceği misali Diriliş neslini oluşturma peşindeydi hep. Bir derdi ve sevdası vardı.  Bunu da şiir kalıplarına dökmüştü.

"Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum.

Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın

Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum.

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum "

"Yeni Şeyler Söylemek " felsefe ve anlayışıyla yola çıkan Karakoç 'u bilgi ve deneyimli insanlardan dinlemek amacını temel prensip edinen "Bengisu sohbet mimarları", tüm gönüldaş ve dostları, bu sohbet halkasına davet etmekten büyük bir mutluluk duyar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sakir Diclehan Arşivi