Ufuk Çimen
Pazarın ateşi; Çözüm ne? - II
Önceki gün pazardaki fiyatlar ile ilgili yazdığım yazının sonlarında değindiğim konuya devam etmek istiyorum.
Bakın sektör içinde yer alanlardan biri bu konuda neler söylüyor:
"Birincisi sulama altyapısının tamamlanmamış olması. Altyapı eski. 8,5 milyon hektarlık sulanabilir alanın 2,15 milyon hektarı sulanamıyor. Bu nedenle yağlı tohumlar üretim açığı veriyor ve ithal ediliyor. Sulama tamamlanmadığı için 8 milyon hektar nadasa bırakılıyor. İkincisi tarım arazileri çok parselli. Türkiye'de ortalama tarım arazisi büyüklüğü 61 dekar iken Almanya'da 457, Amerika'da 1817, İngiltere'de 538, Fransa'da 521 dekar. Üstelik bu 61 dekar da 10 parçaya ayrılıyor. Bu nedenle üretim verimli olmuyor ve parseller ekilmemeye başlanıyor. Üçüncüsü ekonomik anlamda örgütlenme yok. Kooperatifler olmadığı için çiftçi üretimini planlayamıyor, ürününü düzgün bir biçimde pazarlayamıyor, dolayısıyla fiyatlar istikrar kazanmıyor. Son olarak ithalata bağımlı bir ülkeyiz. Mazotu dışarıdan almak zorundayız. Mazotta yüzde 45 civarı vergi var. Elektrik için doğalgaz ve kömür ithal ediyoruz. Gübrenin hammaddesi dışarıdan geliyor. Yağlı tohumları dışarıdan alıyoruz. Raylı ulaşım olmadığı için ulaşım maliyetleri de yüksek. Bu yapısal sorunlar çözülmeden fiyatlarda dalgalanma devam eder.”
Tabi bunlarla sınırlı değil sorunlar.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Kurucu Genel Başkanı Abdullah Aysu girdi fiyatlarındaki artış ve dövizdeki yükselişin tarım ürünlerine gelen zamlarda etkili olduğunu söyleyip, devam ediyor: "Buğday, arpa, pirinç, domateste sıfır gümrüklü ithalat yerine yerli üretici desteklenmeli. Hayvan ithalatı, et ithalatı, buğday ithalatı, çeltik ithalatı içerde fiyatları bugüne dek düşürmedi. Fiyat artışları sürdü. Gümrük sıfırlamalarıyla çiftçi üretimden caydırıldı. Şu an Türkiye'de 3 milyon 200 bin hektar araziyi çiftçiler bu yanlış politikalar nedeniyle ekmiyor”
Neredeyse olağan bir duruma gelen pazarlardaki pahalılık çözüm bekleyen sorunlar sıralanmış.
Devamı da var.
Fiyat artışlarında üretici ve tüketici arasındaki zincirin uzunluğu da ciddi bir sebep…
Üretici ürününü doğrudan tüketiciye ulaştıramadığı için tarladan pazara fiyatlarda 6-7 katlara varan farklar oluşuyor. Yaş meyve-sebze, üreticiden, zincirin son halkası olan tüketiciye gelene kadar hal dışı tüccarlar, toptancı komisyoncular, sevkiyatçılar, perakendeciler gibi birçok halkadan geçiyor.
Ve hepsinden önemlisi siyasi saiklerden kaynaklı (seçmen-oy kaygısı) bu can alıcı piyasayı düzenleyecek bir kurum yok. Bu da üreticiyi aracıya bağımlı kılıyor.
Velhasıl kelam; Pazar ürünlerindeki artışın sebebi ekonomideki sistem sorunudur. Sistemdeki “Kazan kazan” zinciri…
Bunun dışında kalan mutsuz çoğunluğun ezildiği sistemde, direk üreticiden vatandaşa bir ağ oluşturulabilmek ve ithalattaki vergiyi kaldırmak yerine neden yerli üretici desteklenmez diye sormak hakkımızdır herhalde…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.