Mim Yavuz Binbay
Kamu Görevi – Reddi Miras ve çocuklarının ebeveyn suçlarındaki sorumluluğu - 1
Kılıçdaroğlu, 12 Eylül döneminde devrimcisiyle, ülkücüsüyle birçok kişinin idamına zemin hazırlayan ve hükümlülere yaptırdığı işkencelerle tanınan Soyer'in babası başsavcı Nurettin Soyer'i 'kamu görevlisi' diyerek savundu. Soyer'le ilgili kamuoyu tepkilerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Suç bireyseldir. Kaldı ki babasının hiçbir suçu yok ki. Babası bir kamu görevlisidir. Davayı açmış, kişiler beraat eder, beraat etmez. Babasının açtığı bir davadan ötürü hele hele aradan bu kadar yıl geçmiş oğlu kalkıp suçlayalım, bu nedir biliyor musunuz? Demokrasi kültürünün olmaması demektir" savunmasını yaptı. Kılıçdaroğlu'nun o dönemde yaşanan işkenceleri görmezden gelerek verdiği bu cevap bu konuda daha önce verdiği demeçler gibi siyasi aymazlık, darbe mağdurlarına hakaret, darbe sevicilik ve darbecilerle ayni zihniyette olduğunun tasdikidir. 17 yaşındaki bir çocuğun (Erdal Eren’in) idam edilmesinin şerefine kola dağıtmak bir savcı için kamu görevi midir? Diyarbakır 5 nolu cezaevinde benimde ayni şekilde işkencelere maruz kaldığım, cezaevindeki tutuklulara kendi nezaretinde işkence yapmak bir savcının kamu görevi midir?
Bu zihniyete göre 10 yılda bir darbe yapan darbeciler ve son darbeci Kenan Evren ve beşi bir yerde güvenlik konseyi ekibi ve onlara uyan darbeci subaylar, “akademisyenler”, polisler, işkenceciler vd. hepsi kamu görevlisidir. Dolayısıyla insanlığa karşı işledikleri insanlık suçlarını işlerken bir kamu görevi ifa etmişler! 12 Eylül ve defalarca işkenceye maruz kalmış bir kişi olarak bana göre bu zihniyet aymazlıktan da öte bir durumdur! Bu zihniyettekilere hatırlatmak gerekir ki, uluslararası hukukun temel ilkelerinden biri olan insanlığa karşı işlenmiş soykırım, katliam, işkence, darbe vb. suçlarda zaman aşımı işlemez yoktur. Yüzyılda geçse bu suçlar bakidir ve failleri cezalandırılmadan hem hukuken hem de toplumsal vicdanda aklanamazlar.
Son dönemde özellikle yakın tarihimizde babaları dedeleri insanlık suçu işlemiş ve belirli yerlere ne hikmetse özellikle sol tandanslı kurumlara çöreklenmiş kişiler için suçun şahsiliği ve çocukların ebeveynlerinin suçlarıyla suçlanamayacakları gibi popülist bir söylem tekrarlanmaktadır. Kuşkusuz suç şahsidir. Ancak hatırlatmak isterim ki, bu suçu isleyenlerin çocukları ebeveynlerinin bu kirli mirasından azade olabilmeleri için REDDİ MİRAS’ta bulunmaları da esastır.
Hem REDDİ MİRAS’ta bulunmayacak hem de parmağım kör gözüne misali sahip çıkıyorsa aynı zihniyeti taşıyor, aynı fiilleri işleme potansiyelini taşıyor demektir. Bu tavrın hukuktaki tanımı suçu ve suçluyu övmedir, benimsemedir, onaylamadır ve dolaylı olarak suça iştiraktir. Bu güne kadar bu tür şahıslardan REDDİ MiRAS’ta bulunanı duydunuz mu? Ben duymadım tam aksine bu tür aymazlar bu güne kadarki vesayet rejiminin onlara sağladığı avantajlar sayesinde pervasızca kirli miraslarına sahip çıktılar.
REDDİ MİRAS’ta bulunmadıkları için Davacı olduğum 12 Eylül darbecilerinin hiçbir çocuğu bu basireti göstermedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.