Doğu Kudüs, bir kez daha Mescid-i Aksa'da ibadet etmek isteyen Filistinlilere yapılan İsrail müdahalesiyle gündemde. Nisan ayının son haftasında Filistinlilerin Ramazan geleneği olan, oruçlarını eski kentin Şam Kapısı'nın merdivenlerinde açmalarının engellenmesiyle başlayan gerginlik, Cuma günü yine Eski Şehir içerisinde bulunan Harem-üş Şerif'te devam etti.

Cuma günü Mescid-i Aksa'da Filistinlilere İsrail polisi tazyikli su ve plastik mermiyle müdahale etti. Perşembe sabah namazını Mescid-i Aksa'da kılan ve ardından tekbir getirerek sloganlar atan Filistinliler, bazı noktalara barikatlar kurdu. İsrail polisi bir kez daha müdahale etti. Üç gündür devam eden olaylarda Filistinli yetkililer, 300'e yakın kişinin yaralandığını duyururken, İsrail de 17 polisin yaralandığını açıkladı.

Sonraki iki gün de bu kez Eski Şehir içerisinde bulunan Harem-üş Şerif ve çevresinde yaşanan olaylarda, 300 civarında Filistinli yaralandı. İsrail zulmünün ardı arkası kesilmiyor. Birebir kameralara yansıyan göstericilere yapılan zulüm ise zulüm hafızasını bir kez daha tazeledi. Bu zulüm bir yana İslam aleminin devletler düzeyindeki tepkileri Müslümanlar arasında en az İsrail’in yaptıkları kadar tepki çekti.

Tepkilerden en akılda kalan “8 milyonluk israil için 1,5 milyar Müslüman ebabil bekliyorsa, ebabiller gelse İsrail’i değil bizi taşlar” sözleriydi. Müslümanlar kadar adaletten, haktan hukuktan söz eden Avrupa da aynı tavrı takınmıştı.

Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Örgütleri, Avrupa Birliği de birer dilsiz şeytana döndü bu zulmün karşısında.

…

Ama Küresel Güçlerin Ortadoğu karakolu olarak adlandırılan israil’in yaptıkları Filistin’de sanki uyuyan Müslümanları uyandırdı.

Filistin’de insan seline dönen sokaklar adeta Mescid-i Aksa aktı.

Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar da aynı tepkiyi vermeli, susmamalı…

Gün sadece Mescid-i Aksa’ya, Filistin’e sahip çıkma günü değil; tüm değerler hep birlikte sahip çıkma günüdür.