Ufuk Çimen
Bir sırla yaşamak: Sami Hazinses I
Yeşilçam, birçok kişiye şan şöhret verdi ancak rahat bir gelecek ve rahat bir hayat vermedi. Filmin sonunda onlara yokluk ve kimsesizlik kaldı. O hüzünlü hikayelerin kahramanlarından birisi de Yeşilçam’a neredeyse 50 yılını veren Sami Hazinses’di…
O’nu anlatan bir belgeselin girişi bu sözlerle başlıyor.
Ve en meşhur şarkılarından biri olan “Derdimi kimlere desem” sözleri de adeta yaşama karşı çaresizliğini dile getiriyordu:
Derdimi kimlere desem
başım alıp nere gitsem
Bu dert beni öldürecek
candan mı yardan mı geçsem
Bu aşk beni öldürecek
candan mı yardan mı geçsem
Ah ah ölüyorum vah vah seviyorum
billahicok seviyorum
Vallahi ben ölüyorum
...
Dinleyin beni ey dağlar
ses verin bu yaralıya
Duyan yanar gören ağlar
böyle bahtı karalıya
duyan yanar gören ağlar
böyle bir bahtı karalıya
ah ah ölüyorum vah vah seviyorum
billahicok seviyorum
vallahi ben ölüyorum
…
Ve ne acıdır birçok insan üç yüze yakın Yeşilçam filminde rol alan ve birçok filmin müziklerini yapan aynı zamanda söz yazarı ve besteci olan Sami Hazinses’inbu yönlerini bilmez.
Zeki Müren, Müzeyyen Senar ve daha birçok şarkıcının seslendirdiği “Derdimi Kimlere Desem”, “Yeter Ağlatma Beni”,“Bir Dilbere Müpteladır Deli Gönlüm" gibi şarkıların söz ve müziği kendisine aittir.
Ve hepsinden de acısı Diyarbakırlı olduğunu da Ermeni olduğunu da bilmez birçok kişi…
[caption id="attachment_70761" align="alignnone" width="400"] Hazinses, Ermeni olduğunu hep saklamak zorunda kaldı[/caption]
Yazar Şeyhmus Diken, Sami Hazinses’i kaleme aldığı bir yazısında 1925 yılında Diyarbakır’ın Dicle İlçesinin Herêdan (Kırkpınar) köyünde MıgırdiçDaşçıZıfqar ile Enna’nın oğlu olarak doğduğunu, asıl adının SamuelAgopUluçyan olduğunu yazar.
Ailesi 1927 yılında köyünden Diyarbakır'ın Hançepek mahallesine taşınmış,çocukluk ve gençlik yılları da burada geçmiştir. 1940 yılına kadar Diyarbakır’da Celal Güzelses’in başında olduğu Musiki Cemiyeti’nin icra heyetinde müzik ile ilgilendi, aynı zamanda şehrin eski ve usta Ermeni sanatkârları gibi puşicilik sanatını öğrenir, ilkokuldan sonra daokumaz ve 1940yılının sonlarında çalışmak için İstanbul'a gider.
Hazinses’ingeride birçok unutulmaz eser bıraktığı vefasız alemdeki yolculuğu bir süre çalıştığı dokuma fabrikasındaki zamanlarında hemşehrisi olan film yapımcısı Mümtaz Alpaslan'ın filmlerinden birine müzik yapması daha sonra da Alpaslan'ın arzusu üzerine bir filmde de rol almasıyla başlar. Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.