Bîr: Hem bellek, hem kuyu: Kader Kuyusu 1
Mehmet Uzun, BirâQederê/Kader Kuyusu adlı romanında Kürt aydını Celadet Bedirhan'ın elit yaşamından, sürgün yıllarına Şam'a yerleşmesine ve yine yoksulluk içindeki ölüm yıllarına dek uzanan ve bir dönemi ve o dönemin Osmanlı tarihini, dünya savaşını o sıralarda filizlenen Kürt milliyetçiliği ile beraber mücadelesini, yenilgilerini, yalnızlığını ve çaresizlikleri de anlatır.
Ekşi sözlükte edibe06 adlı kullanıcı, (Aşk gibi aydınlık Ölüm Gibi Karanlık 'tan sonra okuduğum ikinci Mehmet Uzun kitabıydı, Kürt değilim ama Kürtlerle birlikte Osmanlı ve Türkiye tarihini anlatması, üslubunun güzelliği ile gönlüme taht kurmuştur devamı kesinlikle gelecektir)notunu da düşerek kitabı şöyle özetlemiş: Kitapta 15 fotoğraf çevresinde Mir Celadet Ali Bedirhan'ın ve genel olarak Bedirhan ailesinin başından geçenler anlatılmaktadır. Kitap ilk fotoğraftan başlayarak belli bir nizamda gider, yazar önce fotoğrafı tüm detayıyla size betimler, sonra neden o fotoğrafın çekildiğini ve o yıllarda Celadet ve ailesinin neler yaptığını anlatır ve her bölümde mutlaka roman kahramanı Celadet’in de yazdığı birincil ağızdan anlatılan bir bölüm vardır. Kürt tarihi ve Kürt insanını tanımak açısından oldukça kıymetli. Zira ben Celadet’in kardeşlerinin yetişmesini, büyümesini okurken çok şaşırmıştım. Aynı anda üç dil öğrenmeleri, müzikle çok yakından ilgilenmeleri vs. Osmanlı tarihini yıllardır anlatılan klişeler dışında başka bir bakıştan okumak da ayrıca keyif verici.
Yine roman ile ilgili Erhan Sunar’ın kaleme aldığı “Kader Kuyusu: Fotoğraflarla Bir Ailenin Tarihi” adlı yazıda kitabın analizi yapılmış.
Fotoğraflar üzerinden ilerleyen bakış, Celadet Ali Bedirhan’ın araya giren sözleriyle, karşı çıkışları veya sitemleriyle inatçı, kendi varlığının sınırlarını sahiplenen ve öyle yansıtılmasını isteyen bir uzak bilinçle karşı karşıya kalır.
Mehmed Uzun’un yazınsal yaşamına şöyle bir göz atacak her okur, onun beslendiği asıl kaynağın bilgi veya bunun yansıtılma biçimlerinden çok önce, insanlık fikrine derin bir inanç ve bağlılık olduğunu fark eder. Deneme ve makalelerine, söyleşilerine doğrudan sızan ve zihnimizde ideal bir dünya düzeni imgesi oluşturmaya kararlı bu tavrı, tarihsel kişilikler ve olaylardan çokça beslenen romanlarında da belirgin olarak sürdüğü için, yazarın niyetinin, varmak istediği asıl noktanın çelişkiler, yıkımlar ve savaşlarla sürüp giden bir tarihin her şeye karşın berraklıkla ele alınmasından yana olduğunu görmemiz zor olmaz. Bu açıklık ve kavrayış temizliği için yazarın elinde yalnızca iyimserlik zırhı değil, aynı zamanda duru bir dil, ölçülü bir zekâ ve hikâyelerine duyduğu güven vardır. Bedirhan ailesini, üç kuşak üzerinden tarihsel detaylar ve merkezde Kürt aydını-torun-Celadet Ali Bedirhan’ı tutacak şekilde işleyen, bir yanıyla aile romanı olmaktan çıkıp giderek bir çağ romanına dönüşen Kader Kuyusu’nun (özgün adı, BirâQederê) kaygıları da aşağı yukarı böyle bir anlayış ve mantık etrafında şekillenir.Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.