Ufuk Çimen
Bir bilenin ağzından; Kanserden nasıl korunuruz?
Foto: Arşiv
Sık sık, kanserli hücrelerin nasıl edilebileceği, tedavi yollarının mümkün olduğu şeklinde haberler okuruz.
Glasgow Üniversitesi'nde geliştirilen ve CICD (Kaspaz Bağımsız Hücre Ölümü) adı verilen yeni bir yöntemin tümörleri tamamen ortadan kaldırabileceği ve hastalığın tekrarlamasını önleyebileceği belirtiliyordu.
Araştırmaya başkanlık eden Dr. Stephen Tait, "Tümörü tamamen gerileten bu yöntem, kanser tedavisinde çok daha etkili olabilir. Gerçekte, tedavide tüm tümör hücrelerini öldürmek gerekmiyor. Çünkü kalan tümörü tamamen temizleyen ve dolayısıyla kanseri ortadan kaldıran bir bağışıklık tepkisi ortaya çıkardık" iadelerini kullanmıştı.
Bu sürekli karşılaşılan bir durum.
Peki, bu muhabbettin sebebi ne?
Çevremizde yakın akrabalarımız, arkadaşlarımızda sıklıkla karşılaştığımız kanser hastalığına olan ilgim, neredeyse herkesin potansiyel olarak bu hastalıkla yüz yüze kalma şansı.
Harvard Üniversitesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra dünyanın önemli bilim merkezlerinden biri olan Cold Spring Harbor Laboratuvarında kendi araştırma laboratuvarını kuran kanser araştırmacısı, immünolog Semir Beyaz ile yapılan bir söyleşi bana daha gerçekçi geldi.
Beyaz, önümüze mucize diye sunulanlarla ilgili şunları söylüyor:
“…Çörekotu kansere iyi geliyor”, “K vitamini, D vitamini kansere iyi geliyor” diyebiliyorlar. Sonra da çıkıp düz mantıkla “o halde kansere karşı herkes D vitamini alsın, herkes çörekotu tüketsin, köy yoğurdu yesin” diyorlar. İmkânı olan, damak zevkine göre köy yoğurdu yesin tabii ki ama hastalara bu şekilde boş umut aşılamak çok yanlış. Bu, bilimsel ahlaktan uzak bir indirgemecilik. Bir de her hastalığı vitamin takviyesiyle çözebileceğimiz söylentisi var. 21. yüzyılda vitamin çılgınlığı, vitamin bağımlılığı yaşanıyor. Oysa dengeli beslenirseniz zaten vitamin eksikliğiniz olmaz. czaneden içinde ne olduğunu bilmediğiniz balık yağı, Omega 3 yağı alacağınıza balık yiyin. Maalesef çağımızda bu takviye vitamin ilaçları ve besinler, milyarlarca dolarlık devasa bir endüstri, sektör halini almış durumda. İnsanlar “doğal ve sağlıklı beslenme” etiketiyle manipüle edilerek bu ürünlere yönlendiriliyor.”
Stres, dert tasa kanser yapar mı?
İmmünolog Semir Beyaz, “Bazen kanser sebebi olarak stres, dert, tasa da gösteriliyor. “Derdimden kanser oldum” türü deyimler de var. Dert, tasa, stres kanser yapar mı?” sorusuna verdiği cevapla neredeyse doğruluyor bu söylemi:
“Bunun fizyolojik, hücresel bir altyapısı var. Fiziksel ya da duygusal stres bağışıklık sistemini baskılayabiliyor. Burada bazı stres hormonları, özellikle kortikosteroidler devreye giriyor. Ama tek başına stres, dert, tasa illa kanser yapar diye bir genelleme yapamayız. Çok stresli olduğunuz zaman sinir sisteminiz veya bazı organlarınız bundan mustarip olabilir. O nedenle stres seviyesini azaltmak, genel olarak insan sağlığına iyi gelir. Zira stresten, dertten, tasadan kaynaklanan fizyolojik değişiklikler, özellikle de bağışıklık sistemini baskılayan durumlar kanserin oluşumunda veya gelişiminde etkili olabilir. Nitekim stres uyku ritminizi bozduğunda vücudunuzun normal aktivitesi sekteye uğrar. Bu da kanseri başlatan veya ilerleten unsurlara katkı sunabilir. Türkiye’de yaşayıp da fırsatı olanların stresi azaltabilecek yollara mutlaka başvurmalarını öneririm. Meditasyon, yoga, egzersiz yapın. Ama tekraren vurgulayayım ki meditasyon, yoga, spor tek başına sizi kanserden korumaz. Sağlıklı beslenme tek başına sizi kanserden korumaz. Sigara içmemek de tek başına sizi kanserden korumaz. Ama hepsini yaparsanız, kanserden korunmak için üstünüze düşeni yapmış olursunuz.
Şimdilik bu kadar yeterli sanırım, bir dahakine tedavi aşamasındaki kabul gören önerilere bakacağım.
Sağlıkla Kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.