Sakir Diclehan
Batıda politikayı bırakan bir lider portresi - I
Her alanda olduğu gibi toplumun yönetilmesi alanında da liderlik çok büyük önem taşımaktadır. Particilik, belki de insan ruhunda var olan bir özellik… Eski Yunan ve Roma’da particilik, hüzün verici olayların sahneye konulduğu bir olgu ve bir gerçek… Belki de Habil ile Kabil öyküsü… Partinin, bir amaç değil bir araç olduğunu ve lidere büyük görevler düşmekte olduğunu unutmamak gerekir hiçbir zaman…
Politika, bir bilim ve sanattır aslında. Bir yüzü bilgiye, bir yüzü davranışa ve bir yüzü de halktan kopmamaya bakar ve ona dayanır... Ancak her şeyden önce bir ahlaktır politika… Doğu dünyası, birçok alanda olduğu gibi politika ve particilik alanında da sınıfta kalmıştır ne yazık ki… İktidara gelen, koltuğa zamkla yapışır gibi yaşamakta ve ancak ölüm, onu bu koltuktan koparabilmektedir her zaman…
Saddam Hüseyin’in iktidarda olduğu dönemde Irak’ta bir gazeteci, Saddam Bakanına: Emekli olduğunuzda ne tür bir işle meşgul olacaksınız? Sorusuna “Bizde emeklilik olmaz, ya iktidarda oluruz, ya da mezarda… Bakan’ın verdiği cevap, Doğu dünyasının zihniyet ve anlayışını ifade etmesi bakımından oldukça düşündürücü ve ders çıkarıcıdır Ortadoğu ülkelerindeki parti ve particilik bakımından…
Liderlik, her şeyden önce üstün ahlaka dayanır. Bu yüzdendir ki, genellikle politikacı için verilen kamu yargısı, olumlu ya da olumsuz, ahlaki yargıdan geçer. Politikaya, ahlakı egemen kılan rejimler, uzun ömürlü olmayı garantilemiş düzgün rejimlerdir. Ahlakın yıkıldığı ya da geçer olmadığı çürümüş rejim ve politik ortamlarda ise, çarçabuk kokuşan ve hemen toplumu fesada uğratan, anarşi ve teröre yol açan, bölünmeyi ve parçalanmayı hızlandıran zihin mikro organizmaların ürediği bataklık benzeri alanlara dönüşür.
Almanya'nın şansölyesi (başbakanı) ve Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin genel başkanı Angela Merkel, 18 yıllık bir iktidardan sonra, halkın gönlünde iz bırakarak ve tüm kitlelerin coşkusuyla görevini bırakmış oldu. 1954 doğumlu Merkel, eski Doğu Almanya kökenli bir aileden gelen bir lider. Öyle uğurlama töreni ki, -anlatılanlara bakılırsa- kendiliğinden, organize edilmeyen, aniden yüreklerden ortaklaşa fışkıran bir duyguyla, gönülleri fethettiği için gösterilen bir coşku seli...
Merkel’e böylesine coşkulu bir uğurlama sonrasında, Alman Medyası’nda pek çok yorum yapılmıştır. O yorumların buluştuğu ortak nokta ise: On sekiz yıllık iktidarı boyunca Merkel, ülkesini Avrupa’nın en güçlü, en sözü geçer ülkesi haline getirmesi... Yaptıklarıyla bir kez bile olsa övünmemesi, elde ettiği başarıları, çalışma arkadaşlarıyla sürekli paylaşması ve halkına da o şekilde anlatması...
Doğu dünyasında rakibini ve muhalifini ortadan kaldırma zihniyetine karşılık, muhalefetle hiç bir zaman kavga etmemesi ve muhalefeti hiç bir zaman suçlamaması… (Devam Edecek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.