Ak Parti ve ayrılıklar
Eski Diyarbakır milletvekili Cuma İçten yayınladığı uzun bir açıklama ile Ak Parti’den istifa ettiğini geçen hafta duyurdu.
Sistemin yazboz tahtasına dönüştürüldüğüne vurgu yapan İçten, ekonomideki daralmadan, , yargı bağımsızlığının ayaklar altına alınmasına, insan hakları ve özgürlüklerindeki gerilemelerden ve hatta KPSS’ye getirilen ek mülakatlar ile birçok kişinin hakkının yenildiğine vurgu yapan hamaset (!) dolu açıklamasının sonunda Ak Parti iktidarının partisine mensup olmayanları hain ettiğini belirterek şunları söylüyor:
Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun 2019 Mart seçimlerinden sonra yayınladığı manifestonu onayladığını söyleyen İçten açıklamayı şöyle bitirdi;“Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun 2019 Mart seçimlerinden sonra yayınladığı manifestonun altına imza atıyor ve her bir kelimesine katılıyorum. Yine sayın başbakanın istifa etmesine ilişkin, yapmış olduğu basın toplantısında tüm düşüncelerine katılıyorum. İnsan hak ve özgürlüklerin; Adalet ve hukukun ayaklar altına alındığı, doğanın ve çevrenin korunmadığı, bazı insanların daha fazla eşit olunduğuna inanıldığı, metindeki tüm itirazlarım ile kurucusu olduğum ve Adaletten kalkınmadan uzaklaşmış 18 yıldır acı bedeller ile defalarca ölüme göz kırptığım emek ve zaman verdiğim AKP’den AK bir şekilde istifa ediyorum.”
İçten ve benzeri fikirde olanların ayrılıkları Ak Parti’yi etkilememiş gözüküyor.
Şöyle bir düşünce var: Kendilerine herhangi bir çıkar alanı kalmadığını görüp ayrılanlar “AK Partilileri” AKP’lilikle suçluyor.
2015’ten beri keskin bir “U” dönüşünün yaşandığı (devlet anlayışı içinde) AK Parti, kurumsallaşmadan çok “karizmatik lider” anlayışını öne çıkaran yeni sistemin kendisine yeteri kadar alan, destek ve imkan sağladığını düşünüyor.
Dahası Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrılanların “AKP” diye tanımladığı anlayışın; hem ülkeye hem partiye yük olduğu düşüncesinde ve o anlayışın oluşturduğu yüklerden, sorunlardan kurtulmayı önceleyen bir siyaset izliyor.
Bu nedenle, partiden ayrılışlar/kopuşları bir güç kaybı olarak değil, kontrollü bir temizlik olarak değerlendirmek sanırım daha doğru.
Uzun bir aradan sonra Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olarak aktif siyasete dönen Bülent Arınç’ın yeni parti çalışmalarını sürdüren Davutoğlu ve Babacan ile ilgili, "Bu partide lider ve çevresi parti bütünlüğünü korumak için her şeyi yaptı. Buna rağmen gittiler, o zaman göreceksiniz gidenlerin peşine takılan 3-5 kişiden fazlası olmaz." demesi bunun göstergesi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.