Bir küçük köyde 21 Ağustosta kaybolmasının ardından 18 gün sonra cesedinin bulunması zaten bir muammaydı.

Bulunmasıyla sadece bir mezara sahip oldu Narin.

Bununla da kalmadı sahipsiz bir cinayetin kurbanı oldu.

Organize bir cinayet olduğu yönünde bir yargı oluştu kamuoyunda.

Narin’in 15.00’te patikadan evine doğru gittiği sırada, sanıkların dördünün de o evde olduğu kesin... Bir süre sonra evden Narin’in cansız bedeni çıkıyor ve Narin’in bedenini gömüyor veya saklıyorlar. Bu ciddi bir delil. Herhangi bir sanık “Cinayeti ben işledim, ben öldürdüm.” demiyor ama sonuçta dört kişiye dava açıldı.
Baş şüpheli amca, ardından anne ve ağabey var.

Tek itiraf var o da cansız bedeni gömdüğünü söyleyen Nevzat Bahtiyar.

Cinayetin baş şüphelisi amca.

Geçen hafta görülen ve üç gün süren davanın ilk duruşmasında ön plana çıkan sanıkların çelişkili ifadeleri kadar Diyarbakır Barosusu’nun yaptığı savunmaydı.

Neredeyse tüm çelişkileri tek tek ve dikkatle gözler önünde serdi.

Şüphesiz bu cinayeti yaklaşık 4 aydır gündemde tutan simgesel durum çocuk cinayeti. Bir yandan da iddialarla gündeme gelen aile içi karmaşık ilişkiler ağı.

Narin çocuk cinayetlerinde bir simge olduğu kadar, feodal yapıda eşine az rastlanır iddialar konuyu gündemleştirdiği kadar bir adalet arayışı da söz konusu.

Bir küçük çocuğun ölümüyle ilgili açılan soruşturma kapsamında Narin’in öldürüldüğü gün dereye gömüldüğü bilgisi dahi şüpheli hale geldi.

Narin’in cansız bedeninin baş şüpheli amcanın arabasıyla bir süre dolaştırıldığı, mısır tarlasına saklandıktan sonra dereye gömüldüğü ihtimali de belirdi. Soruşturma sürecinde yaşanan ihmaller ise neredeyse unutuldu.

Aile içinde tepeden tırnağa bir işbirliği var gibi.

Bakın anne, amca ve ağabey ve işbirlikçi/itirafçının daraltılmış baz kayıtlarında olay saatlerinde Narin’in coğrafik anlamda bulunduğu yerde olduğu belirtiliyor. Tek bir baz istasyonunun olduğu bölgede, konum tespiti güç ama en az üç baz istasyonunun olduğu bölgede sağlıklı bir tespit yapılıyor. Tavşantepe Köyü’nde yirmiye yakın baz istasyonu var ve bu bilgi dosyaya gelecek.

Ve en önemlisi şu anda mevcut delillere göre dört kişi bu cinayetten yargılanıyor.

Bir boğma vakası söz konusu ve bunun bir kişi tarafından gerçekleştirildiği konusunda şüphe yok.

Bu kişi kim, yanında kimler var, kimler boğma iradesine sahip, bunlar yargılama sürecinde açığa çıkacak mı?

Bu konuda bir avukat ordusuyla karşı karşıya olan Diyarbakır Barosu’nun mücadelesi takdire şayan ve kamuoyunun neredeyse en büyük ümidi.