Muharrem Fiğançiçek

Muharrem Fiğançiçek

Muharrem Fiğançiçek yazdı: Kişisel gelişim ve yaşam koçluğu mu dediniz! 2

Tamamen ticarî hesaplarla kurgulanmış bulunan bu kokuşmuş sektörün ürünü olan dandik kitaplar, vaktinde gerçek kitaplar okuyup özümseyerek oturttukları hakiki bir kişisel gelişim sağlayamamış kişilere, realitede hiçbir getirisi bulunmayan hap gibi reçeteler sunarak; onlar için, asıl peşinde koşmaları gereken kadim bilgilerin yerini alırlar.

İnsanlara, "Ne ekersen onu biçersin, aklından ne geçiyorsa o'sun, evrenden neyi çağırırsan onu alırsın, ağzından ne çıkarsa o olursun, hayattaki tek önemli kişi sensin," vs gibi ucuz cümlelerle, kendilerinde bir farkındalık ve derinlik kapısı açtıklarını zannettirerek, hakiki farkındalıklar edinme yollarından uzaklaştırırlar.

Cahil cesaretinin en tipik örneği olan yaşam koçu sıfatlı şarlatanlar, birkaç tane mostralık başarı öyküsünü "mucizeler yarattığı" yalanıyla moktan öğretilerine örnek kanıt göstererek beynini yıkadıkları kurbanlarını yeterince söğüşledikten sonra, "Oldun artık sen!" diye başarıdan başarıya, mutluluktan mutluluğa koşmaları için piyasaya sürer; o zavallıları bu şekilde, olacaklarından da ederler.

Sonuç ise -istisnalar hariç- geneli için büyük bir hüsran, hatta yıkım olur.

Bu rezil "benmerkezci" öğretiyi, tam bir vahşi kapitalist olabilmek için içselleştirebilen birkaç istisnaî şahıs, insanî değerlerinin çoğunu kaybederek, görece bir başarıya ulaşsa bile; kendilerini bir "yaşam kıçına" teslim eden kişilerin çoğu, o şarlatanın "hayattaki tüm başarıların da başarısızlıkların da mutluluğun da mutsuzluğun da tek sorumlusunun insanın kendisi olduğuna" dair son derece tehlikeli ve yanlış empozeleri nedeniyle, özgüvenlerini tamamen yitirmiş olarak çıkarlar bu kıyıcı tezgâhtan...

Evren ve varoluş algıları çarpılır. Şu korkunç yaşama kurgusunda pek az kazanım, bireyin kapasitesine ve düşünme biçimine bağlı olduğu için, yaşam koçu denilen sahtekârların tehlikeli beyin yıkamaları nedeniyle çarpıklaşan algıları onları, başarısızlıklarının tek sorumlusu olarak görmeye başladıkları "kendilerinden" nefret etmeye kadar götürür.

Çünkü başarısızlıkların ve mutsuzlukların çoğunun altında yatan travmaların, uzman psikologlar ve psikiyatrlar tarafından uzun soluklu bilimsel dokunuşlarla çözülmesi bile çok zor iken; ruhlara bir kasabın cerrahlık yapması gibi müdahale etme haddinde bulunan şuursuz yaşam kıçları, o çaresiz ruhları olanca cehaletleriyle paramparça edip bırakırlar.

Hatta, diplomalı psikologların bile kişilere "pozitif psikoloji eğitimi" almadan "yönlendirmede" bulunmalarının çok riskli görüldüğü bir gerçeklikte, üç günlük dandik seminerlerin sonucunda kasaplık ruhsatı alır gibi aldıkları yaşam koçluğu sertifikalarıyla boşluktaki insanlara nasıl yaşamaları gerektiğini anlatan zırcahillerin, benim "kurban" diye tabir ettiğim müşterilerinin çoğunda elde ettikleri sonucun ağırlıklı olarak "depresyon" ve hatta kimilerinde "intihar" olduğu tespit edilmiştir.

Ne var ki aklı başında bilim insanlarının bütün uyarılarına rağmen, bu kirli karanlık rant çarkına hiçbir müdahalede bulunulmamakta; sektöre ve sektörün pıtrak gibi türeyen birbirinden cahil laf ebesi soytarılarına gösterilen zavallıca ilgi, gün geçtikçe artmaktadır. Çünkü kestirmeden başarıya ve mutluluğa ulaşma arzusundaki niteliksiz, olanaksız ya da travmatize insan yığınları büyüdükçe, söz konusu simülatif umut ticareti kapısına gösterilen rağbet de büyümektedir.

Aslında işkenceyi uzattığı için kötülüklerin en büyüğü olan umut fakirin, cahilin, çaresizin, mutsuzun, aptalın tek dayanağıdır ve dahi onun ticareti kadar kârlı başka hiçbir şey yoktur. Çünkü sermayesi bedavadır.

İnsanlık tarihinin başından beri maddî veya manevî güç, çıkar ya da kolay popülariteler elde etmek peşinde olan bütün uyanıklar, yitik kitlelerin sığ algısına oynayıp onlara umut satmıştır. Günümüzün vebalarından biri olan "kişisel gelişim" sektörü de bu kirli ticaretin en kitlesel, fos ve hatta tehlikeli olanıdır.

Her kim ki size dizi dizi kişisel gelişim çöpleriyle ve balya balya Doğan Kitap ıvır zıvırlarıyla dolu beş para etmez kitaplığının önünde süzüle süzüle poz verip; mütemadiyen "nasıl hissetmeniz, nasıl düşünmeniz, nasıl davranmanız gerektiği" konusunda ahkâmlar kesiyor; hayatta başınıza gelecek her şeyin sorumlusunun "kendiniz" olduğu ve de dünyada sizden daha önemli hiçbir şey bulunmadığı mavalını okuyorsa; biliniz ki o kendini bilmez kişi, tepesinden insanlara akıl verme cüretinde bulunduğu kof dağını müthiş bir cehaletten ve kurnazlıktan inşa etmiş olan bir zübüktür. Devam edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muharrem Fiğançiçek Arşivi