Günlük

Küçücük bir deftere yaşadığımız acıları yazıp dertlerimizi kağıt üzerinde tarihe not düşüyordum. Bir koğuş araması esnasında dert ortağım olan günlüğüm de gardiyan askerlerin eline tutsak düşmüştü.

Sonraki günlerde Gardiyan askerler kendilerinden de söz etmem için hergün işkence yaptılar. "Bunları da yaz! Karabelayı unutma! Mekansız Kazımı mutlaka yaz! " gibi telkin ve öneriler eşliğinde beni pert ediyorlardı. Ama ben yazmaktan vazgeçmedim. Bu kez yakalanmasın diye her sayfayı rulo haline getirip koğuştaki demir ranzaların profil boşluklarına sokuşturuyordum.

Tahliye olduğumda bunları yanıma alamadım. Çünkü çırılçıplak arama yapıyor ve bütün elbiselerimiz paramparça ediliyor, üstüne üstlük "Güle güle dayağı" İle yolculanıyorduk.

Bu günlüğün bir sayfasını prwofil boşluğunda bulan benden sonra koğuşta kalan bir tutsak bunu özenle saklamış ve 30 yıl sonra bana ulaştırmıştı.

O kadar mutlu oldum ki sormayın. Tutsak olan bizlerin o günkü derin duygularını ve psikolojisini çok iyi ifade ettiği için hala saklıyorum.

Ölüm ve Özgürlük. Çok tuhaf değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Gülmüş Arşivi