Koç ailesi ortalıkta pek fazla görünmezdi. Bir korunma içgüdüsüyle veya borsadaki olası risk kaygısıyla hayalet gibi yaşarlardı.
Arada, Rahmi beyi Şapka'nın Ortaköy’deki barında Gönül Yazar'a eşlik ederken görür dinlerdik. Bazen tren trencilik de oynarlardı. Paparazziler için ziyafet gibiydi.
Çok renkli ve örtülü bir yaşam hikayeleri var halbuki.
Anne Çiğdem'in üç oğlunu terkedip Haldun Simavi'ye kaçması hep kapalı kaldı, konuşulmadı.
Tam da o yıllarda Erol Toy, İmparator isimli bir kitap yayınladı. Vehbi (Fehim), Rahmi de (Mahir) olmuştu romanda. İsimler değişmiş, ama kuruluş hikayesinin bütün kodları ifşa edilmişti.
Vehbi Bey, cimriliğiyle son nefesine kadar iftihar etti. Yanlış hatırlamıyorsam, Antalya Migros’ta kalbi durmuştu.
Son nefesine kadar ürettiği Ford'a bindi.
Abi, Mustafa Koç, yorgun bir gecenin sabahında yaptığı lüzumsuz sporla holdinge veda etti.
Sonunda Ali Koç gibi bir manyak, Koç algısını yedi şiddetinde bir depremle yerle bir etti.
Gezicilerle anıldı.
FETÖ(cü) dendi.
Polemiklerin aranılan jönü oldu.
Ulaşılır olmanın dayanılmaz ağırlığı.
Tevazu her hastalığın ilacı değil.
Hasılı, sıra dışı bir adamdı.
Kibir her zaman günah değildir. Mayındır, tel örgüdür, sizi korur...
Kibrini yenmiş bir adama saldırdılar.
Fener gibi bir yangına bodoslama daldı.
Tartaklandığını izledim ajanslardan.
Bunlar çok çirkin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.