. /Mardinli hemşerim Şexmus.. Çok severim kendisini, hayata hep pozitif bakmış, asla ağzından kötü bir söz çıktığı görülmemiş, her zaman gülümseyen gözleri ile sevgi dağıtan dağ yürekli biri…
Annem Mardinli olduğu için beni hep, "Yeğenim" diye çağırır. Sosyal güvencesi olmadığı ve belindeki rahatsızlık nedeniyle ağır işlerde çalışamayan bu yüzden yıllardır üç tekerlekli seyyar bir araba ile Pilavcılık yapar. Pilavı da oldukça lezzetli. Arabasının üzerine "Garibanlara, parasızlara bedava" diye yazı asmış bir gönül insanı. İki engelli kız çocuğu var. Onlar için kendini paralayan bir şövalye… O çocuklardan söz ettiğinde gözlerinin içi gülüyor, "Cennet Hurilerim" dediğinde kendinden geçiyor adeta.
Bugün iyice acıktım. Hele bir Şexo'ya gideyim diyerek her zaman durduğu yere gittim. Yoktu. Çevreden sordum, "Karşıdaki çay bahçesinde oturuyor" dediler. Yanına gittim. "Hayrola? Araban nerede? Bugün yapmadın mı? " diye sordum. Gülmeye başladı. "Yeğenim arabayı bakım için servise bıraktım" dediğinde hiç bir şey anlamadım.
"De dalga geçme looo!! " diyince yine gülerek, "Wallahi doğru diyorum" Meğer arabasını zabıtalardan kaçırırken devirip kırmış. "Yahu Xalo bu kaçıncı defadır bu araba kırılıyor, canını çıkardın bu zavallı arabanın" dedim. "Ez Xale te me kırıldığı halde yine de arabayı onlara kaptırmadım" diye bastı kahkahayı.
"Şimdi pilavını yiyemeyecek miyiz artık?" dediğimde gülmeye başladı: "Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!" diyerek kahkaha attı.
Hani her şey çok güzel olacaktı? Maalesef Önemli olan yüzyılları devirmek değil, yüzyılda İnsanlık alemine ne kattığınızdır..
Şexo'ların Zabıtalardan kaçmadığı, Zabıtanın kendisini devlet görmediği günlere özlemle.

…

Xale İsmet’den:
TRT Kurdi'de bir dizide Kadın, oğlunu çağırıyor: "Alper Tunga Kure mın were ba dayika xwe!"
Ben de, "Ez, diya Alper Tunga nasdıkım" dedim…